Ebül-abbâs El-mülessem
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:"Bir kimse sana, nefsâni hazinesinden bir şeyler vermek isterse, onu sakın kabûl etme! Bir kimse ki, sana akıl hazinesinden bir şey vermek isterse, bunu, içindeki hikmet nûru ile mukâyese et! Arzuna göre ister kabûl et, istersen reddet! Bir kimse de, sana kalb hazinesinden bir şey vermek dilerse, sakın onu reddetme! Hemen kabûl et! Hattâ fazla vermesini, arttırmasını iste! Şâyet bir gün gayb âlemi hazinesinden bir şey dağıtana rastlarsan, sakın onu kaçırma! İyi bil ki, en büyük hazine odur."
"Allahü teâlâ, günah işlemekten kurtardığı kulunu malsız olarak zengin yapmış, aşiretsiz olarak aziz ve şerefli kılmış, kimsesi olmadığı halde onu arkadaş eylemiştir."
"Yediği yemeği, Allahü teâlâya ibâdet etmek ve O'nun dinine hizmet etmek niyeti ile yemeyen kimse, şu üç zarara birden yakalanmıştır. 1- Yemek yerken geçen zamânı zâyi etti, 2- İçinde bulunduğu vakti zâyi etmeye devam ediyor. 3- Gelecek zamânı karşılamak fırsatını kaçırdı."
"Hased, nefis köpeğinin sıfatıdır. Çünkü o, dünyâ leşinin başında durmaktadır."
"İlmiyle amel etmeyen âlim, itâatte bulunmayan bilgisizden beterdir. Hiç olmazsa ilmi olmayan; 'Bilseydim böyle bir iş yapmazdım' der."
"TAM KUL OL Kİ!.."
"Allahü teâlâya itâatte tam kul ol ki, mahlûklar karşısında tam hür olasın. Allahü teâlâya ibâdet eden kimseye, mahlûklar itâat ve hizmet ederler."
"Kötülük etmeyen temiz bir kimseye iftirâda bulunmak, göklerden de ağır bir suçtur."
Ebü'l-Abbâs el-Mülessem hazretleri, vefatından bir müddet evvel buyurdu ki:
"Dünyâda aziz olmak, âhirette selâmette kalmak isteyen, diline sâhib olsun. Şâhitlik yapmasın, halka imâm olmasın, hiç kimsenin yemeğini yemesin. İki şey kalbe kasvet verir. Çok konuşmak ve çok yemektir."