Ebû Muhammed Tafsûncî

Ebû Muhammed Tafsûncî

Bir gün bir adam ona gelip; "Ey efendi! Benim, on bir seneden beri meyve vermeyen hurmalarım ve üç seneden beri yavrulamayan ineklerim var. Bana duâ edin. Bunlardan başka hiç malım yok" dedi. Ona duâ etti. O seneden sonra hurmaları meyve verdi. İnekleri yavruladı. Hattâ o şahıs, insanlar içinde, hayvan sürüsü ve parası, incisi çok biri olarak tanındı. Hayvanları, dillere destân olacak şekilde çoğaldı.

Talebelerinden biri anlatır: Hocam Irak sahralarının birinde bulunuyordu. O esnâda; "Ey çöldeki vahşi hayvanların, inlerinde tesbih ettiği Allah'ım! Seni, bütün noksan sıfatlardan tenzih edip, uzak tutar, kemâl sıfatlarla tesbih ederim!" buyurdu ve hemen ne kadar vahşi hayvan varsa, yanına geldi, birlikte kendi dilleriyle tesbih etmeye başladılar. Hattâ öyle oldu ki, aslanlar, tavşanlarla ve ceylanlarla bir araya gelip karıştı. İçlerinden bâzısı, sürünerek onun ayaklarının dibine kadar geldi. Sonra; "Ey yüce Allahım! Kuşların yuvalarında, seni tesbih ettiği gibi, ben de seni tesbih ediyor, bütün noksanlıklardan tenzih ediyorum!" dedi. Başını yukarıya kaldırınca, her cinsten binlerce kuşun gelip başının üstünde gökyüzünü doldurduğunu gördüm. Her biri, kendince ötüşüyor, seslerini alçaltıp yükseltiyorlardı. Ona yaklaştılar ve sonunda başı üzerinde toplandılar. Sonra; "Ey fırtınaların kendisini tesbih ettiği Allahım! Ben de seni tesbih ediyorum!" der demez, hemen dört bir taraftan, rüzgârlar esmeye başladı. Ondan daha latif esen bir rüzgâr görülmedi. Sonra yine; "Ey Allahım! Şu kocaman ve yüksek dağların, seni tesbih ettiği gibi, ben de seni tesbih ediyorum!" dediğinde, o anda, üzerinde bulunduğu dağ sallandı ve ondan büyük kayalar, Allah'ı zikrederek düşmeye başladılar...

Bir gün adamın birisinin, ezân okunurken şiir söylediğini işitti. Hemen ona, bundan vazgeçmesini bildirdi. Fakat o kişi, söz tutmadı. Ona; "Sus, ancak benim emrimle konuşacaksın. Üç gün hiç konuşma! Sonra, bu yaptığına tövbe edip istigfâr et, yâni bunun günâhından bağışlanmanı Rabbinden iste!" dedi. O da hiç konuşamaz oldu. Üç gün sonra ona; "Abdest al!" deyince, o da abdest aldı, tövbe etti ve konuşmaya başladı...

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek