Ebû Saîd El-harraz
Yüksek dereceye kavuştuZamânında yaşayan evliyânın imâmı sayılan Ebû Said-i Harrâz hazretleri; Zünnûn-i Mısri, Sırri-i Sekati, Cüneyd-i Bağdâdi, Nebâci, Ebû Ubeyd Busri gibi büyük velilerin sohbetinde bulunup tasavvuf yolunda yetişti. Bişr-i Hafi, Ebû Hamza Horasâni ve Yûsuf bin Hüseyin gibi zâtlarla da arkadaşlık yaptı. Amr bin Osman Mekki, Ebû Bekir Kettâni gibi kimseler de onun sohbetlerinde yetiştiler.
Tasavvuf yolunda yüksek dereceye kavuşmuş bir veli olan Ebû Said-i Harrâz, verâ yâni haram ve şüphelilerden sakınmak ve riyâzette yâni nefsin isteklerini yapmamakta gâyet ileriydi. Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için çok çalışırdı. "Allahü tealaya yönelen ve O'ndan başka her şeyi unutan bir kula, 'sen neredensin, murâdın nedir' diye sorulsa, şüphe yok ki, 'Allah' der ve bundan daha güzel vereceği hiçbir cevap yoktur" buyururdu.
Rüveym hazretleri diyor ki: "Ebû Said el-Harraz'ın ölümü ânında yanında bulunuyordum. O ise 'Âriflerin gönüllerinin Allah'ı zikre olan iştiyâkı ve gizli münâcât hâlindeki hâtırlamaları, ölüm ve ümid dolu şerbet bardaklarını onların üzerlerine serpti de şükredip az ile kanâat eden veya doyan gibi dünyadan yüz çevirdiler. Onların maksad ve üzüntüleri bir askeri karargâha, orduya katılmaktır ki, orada parlak yıldızlar gibi Allah'ın dostları vardır. Cisimleri yeryüzünde O'nun sevgisi ile ölüp giderken ruhları perdeler arasında yükseklere doğru seyreder. Onlar ancak habiblerinin civarında istirahata çekildiler. Zorluk ve zahmette aksaklık göstermezler' dedi."
"Şaşılacak bir şey değil"
Cüneyd-i Bağdadi de, Ebû Said el-Harraz'ın ölüm ânında vecde çok geldiğini söylediklerinde; "Onun ruhunun hevesle uçması şaşılacak bir şey değildir" buyurmuştur.