Ebûbekr Ibn-i Ebî Şeybe
Ebu Hureyre'den radıyallahü anh rivayet edilmiştir: "Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bana emretti: 'Mescid-i şerifin suffesini mesken ittihaz eden yüzden ziyade fukara-yı muhacirini davet et!' Ben dahi onları topladım. Hepimizin önüne bir kâse yemek konuldu. Biz istediğimiz kadar yedik, kalktık. O kâse konulduğu vakit nasıl idiyse yine öyle dolu kaldı."
"Bir kadın, bir çocuğu Resul-i Ekremin yanına getirdi. O çocukta bir belâ vardı; konuşmuyordu, aptaldı. Resul-i Ekrem bir su ile mazmaza etti, elini yıkadı, o suyu kadına verdi, 'Çocuğa içirsin' buyurdu. Çocuk o suyu içtikten sonra, hastalığından ve belâsından bir şey kalmadı. Öyle bir akıl ve kemal sahibi oldu ki, ukalâ-yı nâsın (insanların akıllıları) fevkine çıktı."
"Sizden öncekilerden bir zat vardı. Karada Allahü teâlâya kırk sene ibâdet etti. Sonra: 'Yâ Rabbi, denizde ibadet etmek istiyorum' dedi. Bir topluluğa rastgeldi, gemilerine binmek istedi, onlar da onu bindirdiler. Gemileri Allahü teâlânın istediği kadar gitti. Sonra, suyun kenarındaki bir ağacın yanında durdu. O zat, dedi ki: 'Beni bu ağacın üstüne bırakın!' Onlar da onu bıraktılar ve gemilerine binerek oradan ayrıldılar. O zat orada ibadetine senelerce devam etti... Bu arada bir melek daima onunla beraber bulunurdu ve onun ibadetlerini göğe yükseltirdi. Bir defasında, onun yüksek derecelere kavuşmasına sebep olan zikirleri söyleyip Arş'ın yüksekliklerine çıkmak istedi. Fakat söyleyemedi. Anladı ki bu onun bir hatâsının neticesidir. Sonra o zatın yanına gitti. Kendisine şefaat etmesini istedi. O zat namaz kıldı, dua etti ve ruhunu o meleğin almasını istedi ki; ölüm meleğinden ona daha kolay olsun.
"RUHUMU HEMEN AL!"
Eceli geldiği zaman o melek ona geldi ve; 'Daha evvel senin şefaatini benim hakkımda kabul ettiği gibi Rabbimden benim şefaatimi senin için kabul etmesini ve benim senin ruhunu almamı istedim... İstediğin zaman senin ruhunu alırım' dedi. O zat da hemen secdeye kapandı ve; 'Yâ Rabbi sana şükürler olsun, ruhumu hemen al' dedi. Sonra gözünden bir damla yaş aktı ve son nefesini verdi..."
Ebûbekr ibn-i Ebi Şeybe hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: "Allâhü teâlâdan faydalı ilim isteyiniz. Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınınız."