Ebü’l-beyân Ibn-ül-havrânî
Mal ve mevki hırsı, kötü huylardandır. Mevki ve şöhret sahibi olmak arzusu, insanlarda üç şeyden hâsıl olur: Birinci sebep, nefsin arzularına kavuşmaktır. Nefis, arzularının, haram yollardan elde edilmesini ister. İkincisi, kendinin ve başkalarının haklarını zâlimlerden kurtarmak ve müstehab olan meselâ, sadaka vermek için ve hayrât, hasenât yapmak için yâhut mubâh olan işler yapmak için, meselâ, iyi yemek, iyi giyinmek, iyi evlerde oturmak ve çoluk çocuk sahibi olup, rahat ve mes'ûd yaşamak için veya ibâdetlerine mani olacak şeylerden kurtulmak için ve İslâm dinine ve Müslümanlara hizmet için mevki sahibi olmak istenir. Bu niyet ile mevkiye kavuşurken, riyâ gibi ve hakkı bâtıl ile karıştırmak gibi, İslâmiyetin yasak ettiği şeyleri yapmazsa ve vâcibleri, sünnetleri terk etmezse, bunun mevki sahibi olması câizdir, hattâ müstehabdır. Çünkü, câiz ve lâzım olan şeylere kavuşturucu sebepleri, vâsıtaları yapmak da, câiz ve lâzım olur. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde, iyi insanların nasıl olacağını bildirirken, bunların (Müslümanlara imam olmak istediklerini) de bildirmektedir. Süleymân aleyhisselâm, (Yâ Rabbi! Benden sonra kimseye nasip etmeyeceğin bir mülkü bana ihsân eyle!) diyerek melik ve emir olmak istemiştir. Önceki dinlerden bildirilen ve reddedilmeyen haberler bizim dinimizde de mûteberdir.
Riyâ ile ve hakkı bâtıl ile karıştırarak mevki sahibi olmak câiz değildir. İyi niyet ile olsa da, câiz değildir. Çünkü, haramları ve mekruhları, iyi niyet ile de yapmak câiz değildir. Hattâ, bazı haramların iyi niyet ile yapılması, daha büyük günah olur. Niyetin iyi olması, tâatlarda, ibâdetlerde faydalı olur. Mubâh, hattâ farz olan bir amel, niyete göre günah olabilir. Günah işleyenin, (Sen kalbime bak! Kalbim temizdir. Allah kalbe bakar) sözünün yanlış, hattâ zararlı olduğu buradan da anlaşılmaktadır. Mevki sahibi olmayı istemenin sebeplerinden üçüncüsü, nefsini eğlendirmektir. Nefsi, maldan olduğu gibi, mevkiden de lezzet almaktadır. Arada İslâmiyete uymayan işler bulunmazsa, nefsi lezzet aldığı şeye kavuşturmak haram olmaz ise de, takvânın, himmetin az olduğunu gösterir. Mevki elde ettikten sonra, insanların gönüllerini kazanmak için, riyâ ve müdâhane ve gösteriş yapmasından korkulur...