Ebü'l-vakt Abdülevvel Seczî
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle rivâyet ediyor: Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün; "Bugün içinizde oruçlu olan var mıdır?" buyurunca; Hazreti Ebû Bekir, ben oruçluyum dedi. "İçinizde kim, bugün cenâzede bulundu?" buyurdu. Hazreti Ebû Bekir, ben bulundum dedi. Yine: "İçinizden kim, bugün bir fakire yemek verdi?" buyurdu. Hazreti Ebû Bekir, ben verdim cevâbını verdi.
Sonra: "İçinizden kim, bugün hasta yokladı?" buyurdu. Hazreti Ebû Bekir, ben yokladım dedi. Bunun üzerine Resûlallah efendimiz: "Bu kadar hasletlerin bulunduğu kimse, muhakkak Cennete girer" buyurdu.
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Bize her ni'met verene, iyilik edene mükâfatını verdik. Fakat, Ebû Bekir'in iyiliğinin, ikramının karşılığını veremedik. O'na, Hak teâlâ hazretleri, kıyâmette ikramda bulunacak, mükâfatını verecektir. Bana Ebû Bekir'in malının verdiği fayda gibi hiç kimsenin malının faydası olmadı. Dost edinseydim, Ebû Bekir'i edinirdim. Fakat ben, Hak teâlânın dostuyum."
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle rivâyet ediyor: Resûlullah efendimiz; "Dün akşam Cebrâil aleyhisselâm bana, Cennetin sekiz kapısını, benim ve ümmetimin gireceği kapıyı gösterdi" buyurdu. Hazreti Ebû Bekr "Yâ Resûlallah! Keşke ben de sizinle olsaydım da, o kapıyı görseydim" diye arz edince, Resûlullah efendimiz, Hazreti Ebû Bekir'in omuzuna doğru yaklaşıp, "Sen, ümmetimden bu kapıdan ilk giren olacaksın" buyurdu. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Her peygamberin bir refiki vardır. Benim Cennetteki refikim Ebû Bekir'dir."