Ebussuud Efendi Ve Nureddinzade

Ebussuud Efendi Ve Nureddinzade
Nakledilir ki: Tahkikatla ilgili haberin Filibe'ye ulaşmasından sonra gösterişi olmayan elbiseler giyerek İstanbul'a geldi. Zeyrek Câmii civârında bulunan hücrelerden birinde kalmak istediği zaman, câminin imâmı onu misâfirliğe kabûl etti. Onun gelişinin bir nimet olduğunu, hayır ve berekete vesile olacağını düşünerek ikrâmlarda bulundu. Nûreddinzâde Muslihuddin Efendi oradan ayrılmak isteyince, imâm onun ayrılmasına müsâade etmedi. Nihâyet Cumâ günü namaz kılındıktan sonra, alışıldığı üzere Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendi câminin önünde bulunanlarla müsâfeha ettiği esnâda, Nûreddinzâde de yolun kenarında ve müslümanların arasındaydı. Ebüssü'ûd Efendi onunla da müsâfeha edince, yakınlık duyup tanışmak üzere fetvâ odasına dâvet etti. Fetvâ odasında başkaları da vardı. İlmi konuşmalar yapılıyordu. O sırada Ebüssü'ûd Efendinin tefsirinden bir yer okunup müzâkere edildi. Müzâkere ve sohbet esnâsında Nûreddinzâde'ye konuşma sırası gelince, âyet-i kerimedeki hakikatleri ve incelikleri anlattı. Bunun üzerine Ebüssü'ûd Efendi kalkıp hürmet gösterdi. Kim olduğunu ve memleketini sordu. O da; "Nûreddinzâde dedikleri âsi ve günahkâr kimse bu fakirdir" dedi. Ebüssü'ûd Efendi, sadrâzama haber gönderip; "Nûreddinzâde dedikleri muhterem kimse gelmiş, fetvâ makâmımızı teşrif etti. Yüksek şânını ve irfânını gördüm. Bu kıymetli zât hakkında söylenilen ler iftirâdır. Böyle bir kimsenin devlet merkezine gelmesi büyük şereftir" dedi. Bunun üzerine sadrâzam, Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendinin söylediklerine uyup, Nûreddinzâde Muslihuddin Efendi'ye ihtimâm ve iltifât gösterdi. Âilesini ve çocuklarını getirmek üzere memleketine gönderildi. Döndükten sonra Küçük Ayasofya Dergâhına yerleştirildi. Orada Allahü teâlânın dinini ve Peygamber efendimizin güzel ahlâkını insanlara anlatmakla vazifelendirildi. Vâz ve sohbetlerinin yanında, hadis-i şerif ve tefsir okutmakla da meşgûl oldu. Onun sohbet ve ilim meclislerinde âlimler hazır bulunuyor ve istifâde ediyorlardı. Bir kısım âlimler ona talebe olup feyz aldılar. Vezir-i âzam Sokullu Mehmed Paşa onun talebeleri arasındaydı. Osmanlı pâdişâhı Kânûni SultanSüleymân da ona muhabbet edip, sohbet meclislerinde bulundu. Bâzan da saraya dâvet edip, sohbetleriyle şereflenirdi.

Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Ağlayıp Sızlamak, Derdi Belâyı Geri Çevirmez

Vehbi Tülek

Hanefî Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Vehbi Tülek

Fakirlik Korkusu Olan Şeytana Itâat Eder

Vehbi Tülek