El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır
Osmanlı şairlerinden Taşlıcalı Yahyâ Bey, Gülşen-i Envâr adlı manzûm eserinde, hocası Üryânî Dede için şöyle anlatır:
Mehmed Dede, bizim vilâyetimizi şereflendirmişti. Yolda giderken karşılaştık. Elini göğsüme koydu. Beş parmağını kalbimin üstüne âdeta resmetti. Bir gece önce rüyâmda beş Arabca beyit söylemiştim. Fakat hatırlayamıyordum. Mehmed Dede'nin elini göğsüme koymasıyla birlikte beyitleri hatırladım. Ondan aldığım bu feyiz ve bereketle, daha birçok şiirler yazdım...
Üryânî Mehmed Dede bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
İlim iki çeşittir: Biri verâset ilmi, biri de ledün ilmidir. Verâset ilmi çalışarak elde edilir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Kim bildikleriyle amel ederse, Allahü teâlâ ona bilmediklerini öğretir" buyurdu. İlm-i ledün ise, Allahü teâlânın ihsânıdır. Çalışmadan elde edilir. İlâhî bir mevhibedir. Kullarından dilediğine verir...
Tasavvuf bilgilerinden maksad, kendini zorlamadan, uğraşmadan, her ân Allahü teâlâya teveccüh ve ikbâldir. Yâni, her ân Allahü teâlâyı hatırlamaktır...
Söz söylemek, dilin gönülle, gönlün de Hak ile olduğu zaman makbûldür....
Bizim yolumuzda, el helâl kârda, gönül ise hakîkî yârdadır...