Enbiyânın Ve Şühedânın Gıbta Ettiği Zatlar!

Levâmi’u envâr isimli eserinde şöyle nakleder:
Hakîkî îmâna kavuşan kimseler, Allahü teâlânın himâyesinde olurlar. Hakîkate vâsıl olmuşlardır. Bunlar hakkında hadîs-i kudsîde buyuruldu ki: “Evliyâm kubbem (örtüm) altındadır. Onları benden başkası tanımaz. Bunların hâlleri, halkın anlayışlarına sığmaz. Halkın bunlar hakkında bildikleri, benzetme ve temsilden öteye geçmez. Bunlar öyle bir kâfiledir ki, Allahü teâlâya verdikleri ahde vefa gösterirler.”
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, kalbleri güneşten daha parlak, fiilleri (amelleri) peygamberlerin amelleri gibidir (yani kerâmetleri vardır). Onlar, Allah katında şehîdler mertebesindedirler.”
Başka bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Size bir kavim bildiriyorum ki, onların Allah katında mertebeleri benim gibidir. Ancak onlar, peygamberler şehîdler değildir. Enbiyâ ve şühedâ onlara gıbta ederler. Onlar birbirine, Allah rızâsı için muhabbet ederler.”
Başka bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “İnsanlar üç kısımdır. Birinci kısım, hayvanlara benzer. İkinci kısım, meleklere benzer. Üçüncü kısım, Peygamberlere benzer.” Birinci kısımda olanların maksadı, hayvanlar gibi yiyip içmektir. Bunlar hakkında A’râf sûresinin 179. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki; “Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Belki daha da aşağıdırlar.” İkinci kısımdakilerin maksadı, melekler gibi tesbih, namaz, oruç gibi ibâdetlerdir. Üçüncü kısım insanların hizmeti, maksadı, aşk-ı ilâhi, rızâyı Bârî, muhabbetullah ve Allahü teâlâya teslim olmaktır.
Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki: “İlim taleb etmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır.”