Eshab-ı Kiram, âyet-i Kerimeyle Methedildi
Eshab-ı kiramı metheden âyet-i kerimeler çoktur. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde Tevbe, Mâide ve Mücâdele ve Beyyine sûrelerinde buyuruyor ki:
(Biz onların her birinden râzıyız. Onların her biri de, Allahü teâlâdan râzıdırlar.)
A'raf ve Hicr sûrelerinde meâlen (Biz azimüşşân, onların kalplerindeki gıl ve gışşı nez' ettik) buyuruyor. Yâni kalplerindeki kin, hıyânet ve birbirlerine düşmanlık gibi şeyleri kökünden çıkarıp attık. Enfâl sûresinde, cenâb-ı Hakk, Resûl-i Ekremine meâlen buyuruyor ki:
(Sana, Allahü teâlâ ve müminlerden sana tâbi olanlar kâfidir) ki, o vakit, Sahâbe-i kiram pek az idi. Her biri din-i islâmın yayılmasında, Server-i âleme kâfi oluyorlar. Allahü teâlâ, onların ismini, kendi isminin yanına getirerek buyuruyor ki: Hakikatte ben sana yetişirim ve onlar benim kifâyetimin mazharı olur...
Feth sûresinde, cenâb-ı Hak meâlen buyuruyor ki:
(Ağaç altında sana bi'at eden, [yâni emirlerini kayıtsız şartsız yapmaya söz veren] müminlerden Allahü teâlâ râzıdır) ki, bunlar Sahâbe-i kiram idi (ve onlara Sekine, [yâni Tumâninet, kalblerine kuvvet] veriyor ve sana olan sevgilerini, sıdk ve ihlâsı biliyor ve onları yakın bir fetih ve zafer ile sevaplandıracağını müjdeliyor.)
Hudeybiye Anlaşmasında, Sidre yâhut Sümre ağacının altında yapılan söz vermeye işarettir. Feth sûresinin diğer âyet-i kerimesinde, (Sana bi'at edenler) yâni seninle gazâ ve cihâdda bulunup, din-i islâmın neşrinde, kullarıma nasihat vermekte ve doğru yolu göstermekte berâber olacaklarını ahd ve vadedenler, (Allah celle şânühû ile mübâye'a, [yâni vaat] etmiş olurlar) buyurdu.
Diğer âyet-i kerimede meâlen, (Onlar Allahü teâlâyı severler. Allahü teâlâ da onları sever) buyurdu.
Tevbe sûresinde meâlen, (Mekke-i mükerreme ehâlisinden olup, Muhâcirin denilen Sahâbe-i kiram ile, Medine-i münevvere ehâlisi olan Ensârdan ve onlara iyilikte tâbi olanlardan, Allahü teâlâ râzıdır. Onlar da Allahü teâlâdan râzıdırlar) buyuruyor.
Enfâl sûresinin yetmişikinci âyet-i kerimesinin meâl-i âlisi: (Bunların hepsi Peygamber aleyhisselâmı içlerinde ivâ ve iskân etmiş, din-i islâmı yaymasında nusret ve yardımda bulunmuşlardır.)