Evliyânın Kerâmeti Bizim Yolumuzda Haktır
Ahi Muhammed hazretlerinin memleketinde birisi, öfkeyle ağzından; "Eğer bu yıl haccetmezsem hâtuna talak verdim" sözü çıktı. Lâkin dediği zamanda hacca gidecek para eline geçmedi. Kadı efendi; "Dinin emri gereği hacılar gelince senin nikâhın bozulur. Hanımın boş olur" dedi. Ahi Muhammed hazretlerine gelip yaşlı gözlerle hâlini arz etti. Ahi Muhammed hazretleri ona merhamet edip; "Sen Zilhiccenin dokuzuncu günü yanıma gel. İnşâallahü teâlâ nasib olur. Evliyânın kerâmeti bizim yolumuzda haktır" buyurdu...
Adamcağız arefe günü Ahi Muhammed hazretlerinin huzûruna geldi. Ahi Muhammed hazretleri onu tenhâ bir yere götürüp; "Allahü teâlânın izni ile inşâallah şimdi Arafat'a varacaksın. Orada hac ile ilgili vazifelerini yap. Hemşehrilerinle görüş. Onlardan birinden bir mikdar ödünç para al. Aldığına dâir bir senet imzâlattır. Gelince istediği zaman verirsin" buyurdu. Sonra mübârek ridâlarını çıkardı ve yere serdi ve üzerine oturttu. O kimse bir anda kendini Arafat'ta buldu. Vakfe ve diğer hac vazifelerini yaptı. Hemşehrileriyle görüştü. Birinden biraz borç aldı. Kâdıya senet imzâlattırdı. Sonra bir anda kendini Harezmi hazretlerinin huzûrunda buldu. Hacda aldığı para da yanındaydı...
Bir zaman sonra hacılar döndü. Hacılar o adamı gördüklerinde; "Sen ne zaman geldin?" diye sordular. Bunu işitenler güldüklerinde; "Siz ne diyorsunuz?" dediler. O zaman adamcağızın yanına hacda iken para aldığı adam geldi ve verdiği parayı istedi. O da ispat et, dedi. Sonra durum kâdıya intikâl etti. Alacaklı dâvâ edip; "Ben buna arefe günü şu kadar para borç verdim. İşte Mekke kâdısının imzâladığı ismi yazılı borç aldığına dâir senet" dedi ve senedi gösterdi. Sonra başka hacılar aynı şekilde şâhitlik yaptılar. Neticede dâvâsında doğru olduğu, hacca gittiği anlaşıldı ve hanımından ayrılma tehlikesinden kurtuldu...
Bu, Ahi Muhammed hazretlerinin yardım ve kerâmetiyle olmuştu. Bundan sonra insanlar onun veli olduğunu söylemeye başladılar.