Evtâs Gazâsı Ve Ebû Âmir
DİZE SAPLANAN OK!..Resûlullah efendimiz beni de amcam Ebû Âmir ile berâber göndermişti. Bu sırada Ebû Âmir'in dizine Cüşem kabilesinden birisi tarafından bir ok atılmıştı. Ok, Ebû Âmir'in diz kapağına saplanmıştı. Hemen ben Ebû Âmir'e koştum:
"Ey amca, sana kim ok attı?" diye sordum:
"İşte ok atan şudur!" diye gösterdi. Ben hemen ona doğru koştum. Adam beni görünce dönüp kaçmağa başladı. Ben adamı takip ettim. Adam durdu ve ikimiz de kılıcımızla vuruşmağa başladık. Sonunda hasmımı öldürdüm. Sonra Ebû Âmir'in yanına geldim:
"Ey Ebâ Âmir, Allah düşmanını öldürdüm!" dedim. Amcam bana:
"Şu oku dizimden çek, çıkar!" dedi. Ben de hemen çıkardım. Fakat okun yerinden pek çok su boşandı. Amcam hayâtından ümidini kesti. Bana;
"Ey kardeşimin oğlu! Resulullah Efendimize selâm söyle ve bana dua etmesini ricâ et!" dedi ve beni kendi yerine mücâhidler üzerine komutan yaptı. Az bir zaman yaşayıp sonra vefât etti...
RESûLULLAH EFENDİMİZİN DUASI
Evtâs seferinden dönüp geldiğimde hâne-i saâdette Peygamber efendimizin huzûruna girdim. Resûlullah Efendimiz hasırdan örülmüş ve üzerine ince şilte serilmiş bir sedir üstünde yatıyordu. Hasırın örgüleri vücûdunun arkasına ve iki tarafına iz yapmıştı... Ben, Resûlullah efendimize zaferimizi, Ebû Âmir'in şehâdetini ve dua isteğini arz ettim. Bunun üzerin Resûlullah efendimiz abdest aldı ve sonra ellerini kaldırıp;
"Allah'ım, kulcağızın Ebû Âmir'i affeyle!" diye duâ etti. Duâ ederken ellerini o kadar kaldırmıştı ki ben, iki koltuğunun beyazlığını gördüm. Sonra; "Yâ Resûlallah, benim için de mağfiret dile!" diye ricâ ettim. Resûlullah efendimiz benim için de:
"Yâ Rabbi, Abdullah İbn-i Kays'ın günâhını affeyle ve kıyâmet gününde onu en âli ve güzel makama koy!" diye duâ buyurdu...