Yatma âdabı: Allah için uyumaya çalışmalıdır. Allahü teâlâdan gâfil olarak uyumamalıdır. Allah için uyuyan kimse, farzları eda etmekte yardımcı olması için uyur ve niyeti bu olur. Nafileleri, özellikle gecenin sonunda kılar. Çünkü hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allahü teâlâ gecenin sonunda (Duâ eden var mı? Kabûl edeyim, isteyen var mı? istediğini vereyim. Af ve mağfiret olunmasını diliyen var mı? Onu af ve mağfiret edeyim) buyurur."
Allahü teâlâyı zikredenler, ananlar, uyuyuncaya kadar Allahü teâlâyı anarlar. Bunlar Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle bildirilir: “Onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyâmlar yaparak (namaz kılarak) geceyi geçirirler.” (Furkan-64)
Abdestli olarak uyumalıdır. Sağ tarafa yatarak şu duâyı okumalıdır: (Allahım! Senin yüce isminle yattım. Senin isminle kalkacağım. Allahım! Nefsimi tutarsan, ona merhamet eyle, eğer onu salıverirsen, sâlih kullarını muhafaza ettiğin gibi nefsimi de muhafaza eyle. Allahım! Kullarını dirilttiğin gün, beni azâbından koru.)
Her uyandığında Allahü teâlâyı hatırlamalıdır. Uyanınca abdest alıp iki rek’at namaz kılıp, tekrar uyunursa, çok sevâb kazanılır. Sabah namazından sonra uyumak uygun görülmemiştir. Akşam namazından sonra da uyumamalıdır.
İstemenin Âdâbı: Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde fakirleri meâlen şöyle medh buyuruyor: “Sadakalarınızı Allah yolunda çalışmaya koyulmuş olan fakirlere verin ki, onlar öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımayanlar onları zengin zannederler. Ey Resûlüm, sen onları simalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden dolayı insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyla bilicidir.” (Bekâra-273)
“Ey Resûlüm! Dilenciyi de azarlama” (Duhâ-10)
Peygamber efendimiz ise bir hadîs-i şerîfte; “At üzerinde bile gelse, isteyene veriniz” buyurdu.
Ebû Hafs, “Kim kendisini istemeye alıştırırsa, tamaha, hıyânete ve yalana mübtelâ olur” buyurdu.
Tasavvuf yolundakiler, ancak zarûret ve ihtiyâç hâlinde isterler. Bir şey istedikleri zaman, sâdece kendilerine yetecek miktarı alırlar. Onlar kendileri için istemeyi iyi görmezler, arkadaşları için istemeyi münâsip görürler.