Fasîh Dede Ve Nasuhi Efendi
"Aslına vâkıf olursunuz!.."Muhammed Nasûhi Efendi senelerce dergâhında talebe yetiştirdi ve Eyyûb Sultan Câmiinde vaaz ve nasihat ederek insanların dünyâ ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermeleri için gayret etti. Pek çok kerameti görülmüştür.
Lodosun şiddetle estiği bir günde talebeleri Nasûhi Efendiyi ziyârete gittiler. Bir müddet sohbet ettikten sonra, Harem İskelesine doğru geldiler. Sonra Nasûhi Efendi; "Harem'den Galata'ya cenâze namazına kim gider?" dedi. Orada bulunanlar; "Efendim, bu fırtınalı havada karşıya geçmek mümkün müdür?" dediklerinde; "Aslına sonra vâkıf olursunuz. Sevâba ihtiyâcı olan gider" buyurdu. İki ihtiyar kimse ile gitmeye karar verdiler. Talebeleri de Aşağı Çınar'a kadar berâber gidiyorlardı. Hacı Paşa Hamamı önünde bir mevlevi dervişi zuhûr etti. Gelerek Nasûhi hazretlerinin elini öptü. Derviş konuşmaya başlamadan önce Nasûhi Efendi; "Fasih Dede ne zaman vefât etti?" diye sordu. Derviş şu cevabı verdi:
"Bu gece yolcu olsak gerektir!"
"Bu gece yarısından önce Derviş Osman'ı odasına çağırıp 'Bu gece yolcu olsak gerektir. Lâkin beni Şeyh Nasûhi yıkasın, namazımı dahi o kıldırsın' diye vasiyet eyledi ve iki saat geçtikten sonra vefât etti. Biz sabah namazını kıldıktan sonra Derviş Osman beni çağırıp 'Denizde fırtına var. Lâkin elbette Fasih Dedenin söylediklerinde bir hikmet vardır. Buradan bir kayığa bin, Eminönü'ne var. Büyük bir kayık bulup git, Nasûhi Efendi hazretlerine durumu haber ver. Elbette onlara dahi malûm olmuştur. İcâbet buyururlar' diye, beni size gönderdi. Büyük bir kayık getirdim. Şimdi Şemsipaşa'dadır..."
Nasûhi Efendi talebeleriyle birlikte Şemsipaşa'ya kadar yürüdüler. Orada bekleyen kayığa bindiler. Talebeleri hocalarının sözündeki hikmeti anladılar ve bir kerâmetine daha şâhid oldular...