Ümm-ül-Kur’ân da denilen Fatiha-i şerifenin meali şöyledir: (Rahman ve rahim olan Allahü teâlânın ism-i şerifini okuyarak başlıyorum. Hamd ve senanın en üstünü, bütün âlemleri yaratan, Allahü teâlâya mahsustur. Allahü teâlâ, dünyada ve âhirette kullarına çok merhamet edicidir. Kıyamet gününün mâliki yalnız Odur. Biz, ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım isteriz. Bizi doğru yolda bulundur! [Bu yolda bizi sabit eyle!] Bizi kendilerine [fazlınla ve ihsanınla] nimet verdiğin kimselerin [enbiyanın, evliyanın ve sıddıkların] yolunda bulundur! [Hakkı kabul etmeyip] senin gazabına uğrayanların [Yahudilerin] ve [Hristiyanların] yolunda bulundurma! [Âmin].)
Fatiha-i şerifenin önemi hakkında birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir: (Fatiha ve Âyet-el kürsî okuyana, o gün cin ve şeytan zarar veremez, nazar değmez.) (Hayrı en çok olan sûre Fatiha’dır, her derde şifadır.) (En faziletli sûre Fatiha’dır.) (Fatiha sûresi Allahü teâlânın gazabını önler.) (Fatiha sûresi zehirlere şifadır.)
Bir sahabi, Fatiha sûresini okuduğunu söyleyince Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Yemin ederim ki, Allahü teâlâ, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da, ne de Furkan’da, o sûrenin benzerini indirmemiştir. O, namazlarda tekrar edilen yedi âyet olup, bana verilen Kur’ân-ı azimdendir.)
Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamla otururken bir melek gelip dedi ki: (Senden önce hiçbir peygambere verilmeyen, sadece sana verilen iki nurla seni müjdeliyorum. Bunlar Fatiha sûresiyle, Bekara sûresinin son âyetleridir. Bu ikisini okursan, istediğin mutlaka verilir.)
Eshab-ı kiramdan biri, yılan sokan bir kabile reisine Fatiha sûresini okuyunca, Allahü teâlânın izniyle hasta şifaya kavuştu. Kabile reisi, 30 koyun hediye etti. Sahabi, caiz olup olmadığını bilmediği için Peygamber efendimize sordu. Resulullah, (Ne okudun?) buyurdu. O da, Fatiha sûresini okuduğunu bildirince, ona buyurdu ki: (Fatiha’nın şifa olduğunu nasıl bildin? O koyunları, yanınızdakilerle paylaşın ve bana da bir hisse ayırın!)