Ferâseti Devamlı Olan Makbûldür

Ferâseti Devamlı Olan Makbûldür
Bazı sâlih kimseler, bir hâdisenin nasıl neticeleneceğini ferâsetle söyler. Bu hâdisenin neticesini Allahü teâlâ ona müşâhede ettirir, gösterir. Bu müşâhede, o kimsede devamlıdır. Bazı kimseler de vardır ki, bu müşâhede onda bazen olur, devamlı olmaz. O, onu Allahü teâlânın aşkının sarhoşluğu içinde iken söyler veya o söz dilinden çıkar da, söylediği hakikat olur. Ama, onun bu hâlden haberi bile yoktur. İşte bu iki hâlin birinci olanı, yani ferâseti devamlı olanı makbûldür. Ferâseti devamlı olanlara "Velâyet ehli" denir. Bu işler, "Abdal", "Ebrar" ve "Zühhâd" da olur. Ferâseti ve müşâhedesi bazen olanlar da "Muhakkik"lerdir. Muhakkiklerde hâdiseler, bazen kapalı, bazen de açık olur. Eğer şaka ile söyleseler, Allahü teâlâ onları kırmaz, hakikat eder. Eğer gaflet ile söylerse, cenâb-ı Hak yine dediğini vâki eder. Onlar, Allahü teâlânın sevgili kullarıdır."
Hâce Abdullah-i Ensâri "rahmetullahi aleyh", (Menâzil-üs-sâyirin) kitabında buyuruyor ki:
"Ferâset iki türlüdür: Birincisi, ma'rifet sahiblerinin ferâseti olup, talebenin istidâdını keşfetmek, Allahü teâlânın evliyâsını tanımaktır. İkincisi, riyâzet çeken, açlıkla nefslerini parlatanların ferâseti olup, mahlûklara âit gizli şeyleri bilmektir. İnsanların çoğu, Allahü teâlâyı hatırlamayıp gece-gündüz dünyâyı düşündüğünden, dünyâ işlerinden ele geçirmek istedikleri şeylerden haber verenleri arıyor. Bunları büyük biliyor. Hattâ, bunları evliyâ, Allahü teâlâya yakın sanıyorlar. Evliyânın me'ârifine, doğru, ince bilgilerine dönüp de bakmıyorlar. Belki, bunlara dil uzatıp, bunlar Allahın sevgili kulu olsaydı, gaybolan şeylerimizi, gizli düşüncelerimizi bilirlerdi. Bizim hâlimizden haberi olmayan bir kimse, mahlûkların üstündeki ince bilgileri hiç anlayamaz diyerek, evliyânın ferâsetine, Zâtı ilâhiye ve sıfatlarına olan bilgilerine inanmıyorlar. Böyle, yanlış ölçüleri sebebi ile, o büyüklerin doğru ilim ve me'ârifinden mahrûm kalıyorlar. Bilmiyorlar ki, Allahü teâlâ, o büyükleri, câhillerin gözünden saklamış, kendine mahsûs kılmıştır. Evliyâsını dünyâ işleri ile meşgûl etmeyip, kendisi ile meşgûl etmiştir. Evliyâ, insanların hâllerine, işlerine bağlansalardı, Allahü teâlânın huzûruna lâyık olmazlardı".

Fâtih'in, Kapısından Giremediği Dergâh!

Vehbi Tülek

Tasavvufun Hakîkatinden Gâfil Olandan Sakın!

Vehbi Tülek

Mescid Yapmanın Ve Tâmir Etmenin Fazîleti

Vehbi Tülek

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek