Fıkıh Ilminden Daha Şerefli Bir Ilim Yoktur
Allahü teâlânın zâtına ve sıfatlarına âit ilimleri öğrendikten sonra, "Helâl ve haram veya ahkâm ilmi" diye isimlendirilen fıkıh ilmini öğrenmekten daha şerefli, üstün bir ilim yoktur. Bunun için, Allahü teâlâ peygamberler gönderdi, kitaplar indirdi. Çünkü, O'nun bildirmesi olmadan, sırf akıl ile bunları bilmek mümkün değildir. Nitekim Allahü teâlâ Bekâra sûresi 269. âyet-i kerimede meâlen: "Hak teâlâ, dilediği kuluna faydalı ilim verir ve onun icâbları ile amel ettirir. Hattâ bunun sebebiyle, onu rızâsına erdirir. Kime hikmet verilmiş ise, ona çok hayır verilmiştir ki, o hayır âhirettendir" buyurmaktadır.
Birçok tefsir âlimleri, bu âyet-i kerimedeki "Hikmet"ten muradın, fıkıh ilmi olduğunu bildirdiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz de buyurdu ki: "Dinde, Allahü teâlâya fıkıhtan daha faziletli bir şeyle ibâdet edilmedi. Şeytana karşı bir fakih, bin âbidden (ibâdeti çok yapandan) daha kuvvetlidir."
"Abdest; yıkamak ve mesh için kullanılan bir isim olup, Allahü teâlâ, Maide sûresi 6. âyet-i kerimede meâlen "Ey imân edenler! Namaza kalkacağınız zaman, yüzünüzü ve ellerinizi dirseklerinizle beraber yıkayın, başınızı (ıslak el ile) meshedin ve ayaklarınızı da (topuklarınızla beraber) yıkayın!" buyurdu.
"Rükû ve secdesi olan namazlarda kahkaha, yani sesli gülmek, hem ahdesti bozar ve hem de namazı bozar."
"Cuma namazının farzından sonra, İmâm-ı Azam'a göre dört rekat, İmâmeyn'e göre altı rekat sünnet kılınır. Cuma yalnız bir mescidde kılınır diyen âlimlere göre, dört rek'at daha (Âhir zuhur) kılmak lâzımdır."
"Cuma ve bayram namazlarında, hutbenin bir kısmını Arabca, bir kısmını da başka bir dil ile okumak, Arabi nazmı bozar. Bu ise mekrûhtur."
"Keffâret için ibâha, yani kendisini doyurması için fakire, Fülûs (altın ve gümüşten başka para) da verilebilir."
"Mekke'deki evleri, hac zamanında hacılara kira ile vermek mekrûhtur."