Filistinli Velî Şihâbüddîn Remlî
DENİZDE ISLANMAYAN KİTAP!..
Münâvi, Tabakât-ül-Evliyâ kitabında şöyle anlatır: "Şihâbüddin Remli, Safvet-üz-Zekât adlı eserini tamamladığı zaman, deniz kenarına getirip, üzerine taş bağlayarak denizin dibine attı ve; "Ey Allah'ım! Eğer bu kitap, senin rızân için ihlâs ile hâlisâne olarak yazılmış ise yukarıya çıkar, yoksa imhâ eyle" diyerek duâ etti. Biraz sonra kitap denizin dibinden yükselip, suyun yüzüne çıktı. Hiç ıslanmamış ve bir harfi bile silinmemişti."
Bu mübarek zatın kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
"İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir: Gözü ve kulağı muhâfaza etmek."
"Kalbin hasta olmasının alâmeti dörttür: Birincisi; tâatten (ibâdetten) tad, haz almaz. İkincisi; Allahü teâlâdan korkmaz. Üçüncüsü; eşyâya, mahlûkâta ibret gözüyle bakmaz. Dördüncüsü; dinlediği ilim ve nasihatten istifâde etmez."
"Sabır, Allahü teâlânın emirlerine muhâlif olan davranışlardan uzaklaşmak, O'ndan gelen musibetlere sükûnetle karşılık vermek ve fakirlik ihsân ettiği zaman, zengin görünmektir."
"Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti, bütün ahlâkta ve bütün işlerde, O'nun sevgili peygamberi olan Muhammed aleyhisselâma uymaktır."
"Doğruluk, Allahü teâlânın bir kılıcıdır ki, üzerine konulan her şeyi keser."
"Doğru kimse, dili hak ve gerçek olanı anlatan kimsedir."
"İnsanların ayıpları ile meşgûl olan, kendi ayıbını görmez."
"ÖĞRENDİĞİMLE AMEL ETTİM!"
Hüseyin el-Kürdi, Şihâbüddin Remli'yi vefâtından sonra rüyâsında gördü. "Allahü teâlâ sana nasıl muâmele etti?" diye sorunca; "Allahü teâlâ beni huzûrunda durdurup; 'Ey Ahmed Remli! Sana ilim verdim, onunla ne yaptın?' diye sordu. Ben de; 'İlim öğrendim. Öğrendiğimle amel ettim' dedim. 'Doğru söyledin ey Ahmed! Benden ne dilersen iste' buyurdu. Ben de; 'Benim cenâze namazımı kılanları mağfiret eyle' dedim. Allahü teâlâ; 'Cenâze namazını kılanları ve cenâzende bulunanları mağfiret ettim' buyurdu" dedi.