Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı
Bağdat'ın yakılması, Dicle Nehri’nin taşması ve birçok insanın suda boğulması. Vezirin evinin, halifenin hazinesinin ve bunlardan başka 330 evin yıkılması. Birçok kimsenin yıkıntılar altında kalarak ölmesi. Bu hadiselerin 1257 senesi Cemâzil-âhir ayında olacağını haber vermesidir. 1259 yılında İslam âleminde bir benzeri daha görülmemiş olan Tatar istilasının meydana geleceğini, bunların her çirkinliği ve vahşeti işleyeceklerini, bu musibetin etrafa yayılacağını, Hadramût'ta büyük bir sel olacağını, halifenin Safer ayında öldürüleceğini bildirdi. Bu haber verdiği şeylerin hepsi, kendisinin 1256 (H.653) yılında 79 yaşında iken vefatından sonra, bildirdiği zamanlarda meydana gelmiş, aynen dediği gibi olmuştur. Hadramût'ta büyük bir sel meydana geldi. Pek çok belde harap oldu ve dört yüzden fazla insan bu musibet anında öldü. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:
“Tasavvuf; vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir." "İnsanın kıymeti; idrakinin, zekâsının, bu yolun büyüklerinin hakikatlerini anladığı kadardır." "Allahü teâlâdan başka hiçbir muradın kalmayıncaya kadar gayret göster. Bu muradın hasıl olunca, işin tamamdır. İsterse senden kerametler, hâller ve tecelliler hasıl olmasın, gam değildir." "Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü çektirmemektir." "Allahü teâlâdan gelen belalara sabırlı, hatta şükredici olmak lazımdır. Zira, Allahü teâlânın birbirinden acı belaları çoktur." “Zikir bir kazma gibidir ki, onunla gönülden yabancı duygu dikenleri temizlenir." "İbadet; emirlere uyup, amel etmek, nehyedilen şeylerden sakınmaktan ibarettir. Ubûdiyyet, kulluk da bu şekilde Allahü teâlâya yönelmektir." "İnsanın yaratılmasından murad, kulluk yapmasıdır. Kulluğun özü de, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır." "Söz, yüce bir şeydir. Zamanında ve yerinde olmalıdır."