Gelen Feyiz Ve Bereketler Hep Velîler Sebebiyledir
Selâhaddîn Zerkûb bir gün dedi ki: "Gönlümde bulunan nûr çeşmeleri, bende gizli ve örtülü olduğu hâlde, hocam Mevlânâ hazretlerinin mübârek vücûdlarına, nûrların nehir gibi aktığını gördüm." Kayınpederinden bu sözleri işiten Sultan Veled, babası Mevlânâ'ya; "Efendim! Selâhaddîn hazretlerini sevmeniz, ona aşırı muhabbet beslemeniz, nûrunuzu müşâhede ettiği için midir?" diye sordu. Babası da; "Kıymetli evlâdım! Mıknatısın demiri çektiği gibi, insanoğlu da kendisini sevene karşı muhabbet etmektedir. Çocuğun annesine olan muhabbeti, dünyâ zevklerinden, onu yedirip içirmesinden, giydirip kuşatmasından dolayı değildir. Aralarındaki bu bağ, Allahü teâlânın kalbe yerleştirdiği akrabâlık, annelik muhabbetinden dolayıdır" diyerek, Selâhaddîn'in derecesini açıkladı.
Bir gün Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye; "Ârif kimdir?" diye sordular. O da; "Daha bir şey sormadan, onun sonundan haber verendir. O da bizim Selâhaddîn'e mahsustur" buyurdu. Tekrar sordular ki: "Selâhaddîn önceleri, hocamızın nûrunu şöyle şöyle gördüm diye anlatırdı. Şimdi bu gibi hâllerini hiç anlatmıyor. Acaba kalb gözlerine bir perde mi çekildi de söylemiyor?" Mevlânâ da; "Selâhaddîn, şimdi nûr deryâsına batmıştır. Nûrun içinde olduğu için, dışardaki nûr ona görünmez. Hattâ kendisi nûr olmuştur" buyurdu.
Selâhaddîn Zerkûb hazretlerinin vâlidesi vefât ettiğinde, kabre koyduktan sonra herkes ayrılıp giderken, Mevlânâ hazretleri de; "Ey Selâhaddîn! Bize düşen vazifeyi yaptık. Artık gidebiliriz" buyurunca, o da; "Efendim! Benim burada bir miktar daha kalmama müsâade eder misiniz? Zîrâ Münker ve Nekir melekleri geldiler. Vâlideme yardım edeyim" dedi ve mezarın başında kaldı. Bir müddet sonra tebessüm ederek hocasına yetişti.
Selâhaddîn Zerkûb hazretleri buyurdu ki: "Şunu iyi bilmek lâzımdır ki, Allahü teâlânın evliyâ kulları, insanlara ve diğer mahlûkâta karşı büyük bir rahmet-i ilâhîdir. Çünkü onların mübârek vücûdlarının varlığı sebebiyle, bütün mahlûkât, huzur ve büyük bir rahatlık içindedir. Gelen feyiz ve bereketler, yiyecek ve içecekler, rızıklar, hep o velîler sebebiyledir."