Gerçek Yoksul, Bir Şey Isteyemeyendir
Zekât, nisap miktarı malı ve parası olmayan fakir Müslümanlara verilir. Fakir, ihtiyacından fazla ve nisaptan az zekât alabilir. Nafakasından fazla; fakat nisap miktarından az malı olana fakir denir. Maaşı kaç lira olursa, olsun, evini idarede güçlük çeken her memur, fakir sayıldığı için zekât alabilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.) (Mal biriktirmek için dilenen, ateş koru dilenmiş olur.) (Kendisinin veya çoluk çocuğunun katlanamayacakları bir ihtiyacı yok iken, dileneni Allahü teâlâ ummadığı yer ve zamanda muhtaç eder.) (Dilenci, dilenmekteki vebali bilseydi, hemen dilenmekten vazgeçerdi.) (Gerçek yoksul, ihtiyacını karşılayacak bir şeyi olmayan, hatırlanmadığı için sadaka verilmeyen, kendisi de kalkıp kimseden bir şey istemeyen kişidir.) (Şu üç şey için yemin ederim: Sadaka vermekle asla mal eksilmez. Öyle ise sadaka verin! Zulüm gördüğü şahsı, Allah rızası için affeden, dünya ve ahirette aziz olur. Öyle ise affedin! İsteme kapısını açana da, Allahü teâlâ fakirlik kapısını açar.) (Dilenmeye mâni olan zenginlik, sabah-akşam yiyeceğe malik olmaktır.)
Bir günlük yani sabah-akşam yiyeceği olanın dilenmesi caiz değildir. Dilencinin önünde bir günlük yiyecek parası varsa, ona bir şey vermek caiz olmaz. Fakat önünde para yoksa veya çok az varsa, onun bir günlük yiyeceği olduğu bilinmediğinden sadaka vermek caiz olur. Her gün az da olsa sadaka vermelidir. Bir ay bekleyip de daha çok vereyim diyerek sadakasız gün geçirmemelidir. Bilal-i Habeşi hazretleri, misafirlerine ikram etmesi için Resulullah efendimize vermek üzere en iyi hurmalardan bir yığın hurma ayırmıştı. Bir gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Bilal'in evine gelip bu hurmaları görünce, bunların ne olduğunu sordu. Hazret-i Bilal de, (Bunları misafirlerinize ikram edesiniz diye size vermek üzere sakladım) dedi. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Bunların Cehennemde duman olmasından korkmuyor musun? Ya Bilal bunları infak et, azalır diye korkma!)