Gönül Almak Altından Daha Kıymetlidir
Bir defasında Seyyid Muhammed Ezheri, tıraş olmak üzere bir berber dükkânına gidip, orada boş olan başberberin sandalyesine oturdu. Berber tam tıraş edeceği zaman, zengin bir müşteri geldi. Seyyid hazretleri fakir görünüşlü olduğu için, berber onu bırakıp, yeni gelen müşteriyi tıraş etmeye başladı. Seyyid hazretleri bir şey söylemeyip bekledi. O kimsenin tıraşı bitip, berber hazret-i Seyyid'i tıraş etmeye başlayınca, önceki gibi, zengin bir müşteri daha geldi. Berber yine tıraşı bırakıp, yeni gelen kimseyi tıraş etti. Bu hâl üç defa tekrarlanınca, Seyyid hazretlerinin gayretine dokundu. Bunların paraya düşkün olduklarını, insanlara ona göre muamele ettiklerini düşünüp üzüldü. Ortada bulunan biley taşına; "Ey taş! Altın ol ki, bu kimsenin gözü doysun ve gönlü zengin olsun." buyurdu. O taş, Allahü teâlânın izni ile o anda som altın hâline dönüştü. O altını alıp, hayretler içinde kalan berberin avucuna koydu. Berber bunun velilerden olduğunu ve ona karşı büyük hata ettiğini anlayıp, çok üzüldü. Pişman oldu. "Efendim! Özür dileriz. Sizi tanıyamadık. Sizi üzdük. Bizi affedip, hakkınızı helal ediniz." dedi. Seyyid hazretleri buna cevaben; "Ben hakkımı helâl ettim. Ama sakın ola ki bir daha, zengin biri geldi diye, tıraşına başladığın birini bırakıp da yeni gelen kimseye gitme. Bir kimsenin gönlünü almak, birçok altın almaktan daha kıymetlidir. Fakirleri de hor görme. Senin, fakir görünüşlü olduğu için hakir gördüğün o kimse, Allahü teâlânın, hürmetine taşı altına çevirdiği makbul ve veli bir kulu olabilir. Böylece sen de, gelip geçici olan bir parça altın için, o makbul zat hürmetine kavuşacağın hakiki ve ebedi birçok nimetten mahrum olabilirsin." diye nasihat edip, oradan ayrıldı. Berber ise, yaptığına çok pişman olup, mahcup bir şekilde Seyyid hazretlerinin arkasından bakakaldı.