Güneş, Ayakkabınıza Zarar Veriyor Efendim
Muhammed Hâni hemen ayakkabıları alıp, gölge bir yere koydu. Büyük bir edeple içeri girip hocasının huzûrunda oturdu. O anda hocasının teveccühüne kavuştu ve kendinden geçti. Ayılınca; "Hocamın ayaklarını öpeyim" diye aklından geçirdi. O anda Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi; "Git ayakkabıları öp. Zirâ o, kurtulman için sebep oldu" buyurdu. Bu olaydan kısa zaman sonra Muhammed Hâni kemâle geldi. Kemâle geldikten sonra çok kerâmetleri görüldü. 1862 (H.1279) senesinde Şam'da vefat etti.
Muhammed Hâni'nin yazdığı eserlerden "El-Behçet-üs-Seniyye fi Âdâb-it-Tarikat-in-Nakşibendiyye" kitabında şöyle buyurulmaktadır:
Vilâyete kavuşmak, tasavvuf yolunda çalışmakla olur. Vilâyete kavuşmak için, yani veli olmak için, mâsivâyı kalbden çıkarmak lâzımdır. (Mâ-sivâ), Allahtan başka şeyler demektir. Yani bütün mahlûklardır. Allahü teâlânın, lütfu ve ihsânı ile, mâsivânın hepsi, kalb gözünden silinince, isimleri bile unutulunca, (Fenâ) hâsıl oldu denir. (Seyr-i ilallah) tamâm olur. Bundan sonra (Seyr-i fillah) denilen (İsbât) makâmına kavuşmak için çalışılır. Bu makâmda, kalb yalnız Allahü teâlâyı hâtırlamaktadır. Bu makâma (Bekâ) makâmı ve (Hakikat) denir. Vilâyetin sonu, bekâ makâmıdır. Birincisinde fenâ makâmına ve hakikatte bekâ makâmına kavuşan sâlik, vilâyete kavuşmuş, veli olmuştur. Nefs-i emmâresi mutmainne olmuş, küfürden, inkârdan kurtulup, Rabbinden râzı olmuştur. Rabbi de ondan râzıdır. Yaratılışında bulunan kötülük, azgınlık yok olmuştur. Tasavvuf büyükleri "kaddesallahü teâlâ esrârehümül'aziz" itminâna kavuşan nefis, azgınlığından kurtulmaz demişler ve bir gazâdan dönüşte buyurulmuş olan (Küçük cihâddan döndük, büyük cihâda başlayacağız!) hadis-i şerifinde bildirilen büyük cihâd, nefse karşı yapılan cihâddır demişlerdir.