Güneş, Mürşid-i Kâmilin Kalbidir
"Bir kızım doğdu. Doğum olduğu gün elimde hiç para yoktu. Ebenin parasını dahi veremedik. Sıkıntılı bir hâlde Tevfik Efendi'nin yanına gittim. Tevfik Efendi bana dönerek; 'Sizin bugün bir ihtiyâcınız var. Sizin ihtiyâcınız, bizim ihtiyâcımızdır' dedi. Sonra elime bir miktar para koydu. Tevfik Efendi'nin verdiği o para, o gün bütün ihtiyâcımı karşıladı. Ayrıca yeni doğan kızıma da bir şeyler aldım."
Tevfik Bosnevi Efendi, yazdığı bir mektupta buyuruyor ki: "Kur'ân-ı kerimi, harflerin çıkış yerlerine, tecvid kurallarına riâyet ederek ve elden geldiği kadar mânâ üzerinde düşünerek, her gün en az beş sayfa okumalıdır. Daha fazla olursa güzel olur. Kur'ân-ı kerim okurken ağlamalıdır."
Tevfik Bosnevi hazretleri, talebesi olan Erzurumlu Hüseyin Rûhi'ye yazdığı mektupta buyuruyor ki: "Allahü teâlânın dostu olan veliler bu makâmı şu dört şeyi yapmakla elde etmiştir. Dünyâyı terk, âhireti terk, varlığı terk ve kuru bilgiyi terk. Sülûk ilmi de dört esas üzere kurulmuştur: Birincisi Allahü teâlânın, kulu kendine çekmesidir. İkincisi, insanı doğru yola götürecek hocadır. Üçüncüsü, ilim ve irfândır. Dördüncüsü, nefis ile mücâdele etmektir. Mürşid-i kâmil, insanları Allahü teâlâya ulaştıran ve ilimde yüksek mertebelere yükselten kişidir. Ayın parlaması güneşten kaynaklanır. Gerçek ay, kalp ve rûhumuzdur. Güneş ise mürşid-i kâmilin kalbidir. Dünyâya çok rağbet ettiğimizden kalbimiz karardığı için, mürşid-i kâmili göremez olduk. Onlar bu âlemde her zaman vardır. Ey yavrum! Sen de bizim gibi durup dinlenmek bilmeyen bir yolculuğa koyulmuşsun. Bu dünyânın fâni ve basit hayâtı seni aldatıp azdırmasın. Mağrûr olma. Böyle yaparsan, hasret ve pişmanlık günü olan kıyâmet gününde mahzun, ürkek ve müflis olarak dolaşırsın."