Hacı Bayram-ı Velî Ve Akbıyık Sultan
Akbıyık Sultan bir taraftan hocasının sohbeti ile bereketlenirken diğer taraftan İkinci Murâd Han'ın Haçlılar ve diğer din düşmanlarına karşı giriştiği cihâd hareketine de katıldı. Gazâlarda gösterdiği başarılardan birinin sonunda İkinci Murâd Han tarafından Yenişehir köylerinden bir tanesi kendisine temlik edildi. Bu parayı ticarette kullanan Akbıyık Sultan kısa zamanda malının hesâbını yapamayacak kadar zenginleşti. Mal, mülk meşgûliyeti az zaman içinde, hocasının sohbetinden daha az istifâde etmesine yolaçtı. Bu sebeple bir gün hocası Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, Akbıyık Sultan'a;"Evlâdım Allahü teâlâdan gayri işlere tutulmaktan kurtul. Devamlı bâki kalan işlerle meşgul ol" buyurdu. Hocasının bu sözleri üzerine Akbıyık Sultan;
"Hocam! Peygamber efendimiz; (Dünyâ, âhiretin tarlasıdır) buyuruyor. Bu sebeple dünyâ malı ile de meşgul olmak gerekmez mi?" dedi. Hacı Bayram-ı Veli hazretleri uzun bir sükûttan sonra;
"Evlâdım! Mâdemki dünyâyı terk edemiyorsun, öyle ise bizi terk et!" buyurdu...
YİNE HOCASINA DÖNDÜ...
Akbıyık Sultan'ın bundan sonra topladığı altın ve gümüş para sayılamayacak ölçüde arttı. Ancak gönlünü hiçbir zaman para ve pula kaptırmadı. Eline geçen para da hiçbir zaman kendisinde kalmadı. Fakir, fukarâ, kimsesiz, öksüz, yetim, dul, borçlu ve gariplerin sığınağı oldu. O dağıttıkça parası artıyor, parası arttıkça o da dağıtmaya devâm ediyordu... Yine şeyhi ve üstâdı Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin eşiğine yüz sürdü. Mübârek sohbetlerine tekrar kabûl olunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Hocasının sekiz halifesinden biri olma şerefine kavuştu...
Akbıyık Sultan ömrünün son yıllarını Bursa'da talebe yetiştirmek, zikir, tâat ve ibâdetle meşgûl olmak ve yine fakir fukaraya yardımda bulunmak sûretiyle geçirdi. 1455 (H.860)'de âhirete göçtü. Arkasında pekçok hayır müesseseleri bıraktı.
Vefat etmeden kısa bir zaman önce buyurdu ki:
"Bu dünyâ fânidir. Malı mülkü elde kalmaz. Ne kadar malın olsa murâd alamazsın. Âhiretten gâfil olmayın. Zirâ gidişin dönüşü yoktur..."