Hacı Bektâş-ı Velî
Horasan'dan Anadolu'ya...Tahsilini tamamladıktan sonra Anadolu'ya geldi. Bu sırada Anadolu'da dini, iktisâdi, askeri ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahilik teşkilâtı" ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektâş-ı Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü. Bu sıralarda "kuruluş" devrinde olan Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri ve himmetleri oldu. Sultan Orhan Gazi zamânında teşkil edilen Yeniçeri ocağına duâ etti. Böylece Hacı Bektâş-ı Veli'yi kendilerine mânevi pir olarak kabul eden Yeniçeri ocağı, mânevi hayâtını ve disiplinini ona bağladı.
Hacı Bektâş-ı Veli'nin "Makâlât" adlı Arapça bir eseri vardır. Sonradan "nefes" adıyla yazılan ve ona nisbet edilen şiirler onun değildir...
Bu büyük zat, bir gün namazını kıldı, evradını okudu, sonra halvethaneye girdi. Baş halifesi Sarı İsmail'i yanına çağırdı şöyle buyurdu:
"Cenazemi o yıkayacak!"
-Sen benim en değerli baş halifemsin. Bugün günlerden perşembe. Allah'ın emri budur. Bugün ben ahirete göçeceğim. Vefat ettiğimde odanın kapısını ört, dışarı çık. Çile dağı yönüne yüzünü çevir bak, oradan yüzü yeşillerle örtülü boz atlı bir er gelecek. Bu er atından inip, yattığım odaya girecek ve bana dua okuyacak. Onun selamını al, onu ağırla. Sakın kendisine hizmette kusur etme. Yine bu er cennet hurilerinin hulle olarak biçtiği kumaştan yapılmış kefenimi de yanında getirecek. Cenazemi o yıkayacak, sen de suyumu dök. Ceviz ağacından yaptığı tabutun içine beni koyacak. O bütün bunları yaparken sen de ona yardımda bulun. Beni yerime götürüp yatırınız, sıralayınız. Sakın ha onunla konuşmaya kalkışmayınız.