Hanefî Fıkıh âlimi Ebü'l-hasen-i Kerhî
"Mes'elede müctehid" olduBu mübarek zat, din-i İslâm'ın inceliklerine vâkıf olabilmek için çok çalıştı. Daha önce yapılmış bütün ictihâdları öğrendi. Verilen bütün fetvaları ezberledi Hanefi mezhebinin tafsili delillerinin hepsini öğrendi. Ahmed İbni Kemal Paşa hazretlerine göre "Mes'elede müctehid" oldu. Müctehidlerin üçüncü tabakasından olan bu âlimler, mezheb imamının bildirmediği mes'eleler için, mezhebin usûl ve kaidelerine göre ahkâm çıkarırlarsa da, imâma uygun çıkarmaları şarttır.
Ebü'l-Hasen-i Kerhi hazretleri, hocası Ebû Sa'id Bürdei ve kadı Ebû Hazm'dan sonra Abbasi devletinin başşehri Bağdâd'da Hanefi âlimlerinin reisi oldu. Müslüman devlet adamlarına nasihatlerde bulunur, onların İslâmiyete uygun hareket etmelerini tenbih ederdi. Böylece bu devlet adamlarının âdilâne idareleri altında, insanların huzur içinde yaşamalarına vesile oldu. Yetiştirdiği âlimlerden çeşitli bölgelere gönderdiği kadılar da, verdikleri âdil hükümler ve güzel nasihatlerle, insanların dünyâ ve âhirette mes'ûd olmalarına sebeb oldular.
Ebü'l-Hasen-i Kerhi hazretleri, o kadar hürmet görüp insanlar tarafından çok sevildiği halde, dünyâ malına hiç itibar etmez, zaruret miktarı dünyâlığı kendisi için yeterli bulurdu. Gündüzleri oruç tutar, geceleri hep ibâdet ederdi. Ömrünün sonuna
doğru felç oldu. Çok sıkıntı çekti. Sabrı ve tevekkülü çok fazlaydı.
Validen yardım istediler
Talebeleri, son günlerini şöyle anlatır:
"Vefatına yakın felç oldu ve ilaçları için çok paraya ihtiyaç vardı. Başka çare kalmayınca Vali Seyfüddevle bin Hamdan'a haber gönderip para istediler. Hocamız Ebü'l-Hasen-i Kerhi hazretleri bunu haber alınca ağlayarak; 'Yâ Rabbi! Beni kendinden başkasına muhtaç etme! Gelecek para bana ulaşmadan canımı al!' diye dua etti. Mübarek, biraz sonra valinin gönderdiği on bin altın oraya ulaşmadan son nefesini verdi..."