Hangi Hükümleri Inkâr Edenler Imansız Olur?
Dinde küfür: Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmektir. Çünkü bir kimse, Resûl-i ekremin getirdiği açıkça bilinen şeylerin hepsini tasdik ederse mümin olur. Bir kimse Resûl-i ekremin getirdiklerinin bir kısmını veya hepsini tasdik etmezse, o kimse imansızdır. İctihâdi ve tevâtür olarak bildirilmeyen hükümleri inkâr eden imansız olmaz. Tevâtür ile Resûlullah efendimizin getirdiği ve dinden olduğu bilinen şeyleri inkâr eden imansız olur. Allahü teâlânın varlığını, O'nun alim, kadir, muhtâr olduğunu veya Resûlullah efendimizin Peygamberliğini, Kur'ân-ı kerimin sıhhatini, namazın, orucun, zekâtın, haccın, farz olması, zinânın ve içkinin haramlığı gibi, dinden olduğu açıkça bilinen hususları inkâr eden kimse imansızdır. Çünkü bu kimse, dinden olduğu zaruri olarak ve açıkça bilinen bir şeyde Resûl-i ekremi tasdik etmemiştir.
Suâl: Zünnar kuşanmak (ve benzerlerini yapmak) ile Allahü teâlânın emirlerini yapmamak ve yasak ettiği şeyleri yapmak, onlardan sakınmamak arasındaki fark nedir ki, birincisini yapan imansız oluyor, ikincisinde ise kâfir olmuyor, sâdece günahkâr oluyor?
Cevap: Zünnar kuşanmak (ve benzerleri) kâfirlere mahsûs bir şekil ve görünüştür. Mümin bunları kullanmaya cesâret edemez. Fakat emirleri yapmamak, nehyedilen şeyleri yapmak böyle değildir. Çünkü bunlar, dinen mahzurlu görülen şeylerdir. Ancak insanın yaratılışında nefs-i emmâresine uymak, nefsinin arzu ve isteklerinin aklına galip gelmesi bulunduğu için, müminden, bazen nefsine uyması, hevasının galip gelmesi sebebiyle dinen mahzurlu şeyler meydana gelebilir. Bunlar dinde tekzib ve imansızlık alâmeti sayılmamıştır.
Bunlar yapıldığı zaman küfür ile hüküm olunmamıştır. Fakat birincisinde, yani zünnâr kuşanmak ve benzerlerini kullanmak ise, dinde itikâd bozukluğu olarak sayılmış, dinde tekzib (inkâr) alâmeti olarak kabul edilmiş, onu yapanın imansız olduğuna hükmolunmuştur.