Haramdan Sakınmak, Farzı Yapmaktan Önce Gelir
Bu mübarek zat buyurdu ki:
Bir haramdan sakınmanın sevabı, bir farzı yapmanın sevabından kat kat çoktur. Haramdan sakınmak, farzı yapmaktan önce gelir. Zararlardan kaçmak, iyi, faydalı şeyleri yapmaktan daha önce gelir. Mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten önce gelir. Günahtan kaçmak ibadet yapmaktan önce gelir. Haram işleyerek farz yapılmaz. Farzla haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz, duruma göre terk veya tehir edilir. Üstünde çok necaset bulunan kimse, avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse, başka elbisesi de yoksa o haliyle kılar, çıplak kılmaz. Temiz elbise bulduktan sonra da artık o namazı iade etmez. Hatta temizleme imkânı olsa; ama yanında yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar. Çünkü başkalarının yanında avret yerini açmak yasak, necaseti temizlemek ise emirdir. Emir ile yasak bir araya gelince, yasaktan kaçılır. Yani avret yeri açılmaz.
Bir emri yapmak, bir haramı işlemeye sebep olursa, haram işlememek için, o emir terk veya tehir edilir. Haramların terkinde sadece tasdik yani bunlar haramdır diye inanmak ve kaçınmak vardır, amel yoktur. Farzlarda ise, tasdikle beraber ameli de yapmak vardır. Amel terk edildiği için günahı daha fazladır. Başka bir ifadeyle, farzları yapmayan ameli terk ettiği için, haram işlemekten daha büyük günaha girer. İçki içen sadece bir haram işlemiş olur. Namaz kılmayan ise, çok ameli terk etmiştir.
Bir yanlış yapmamak, bin iyilik yapmaktan önemlidir. Bir yanlış, bin doğruyu götürür. Bin tane iyilik yaparsın hiç söylenmez, bir yanlış yaparsın bütün insanlar ondan bahseder. Herkes seni yanlışınla hatırlar. Bir fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha fenadır. Fitne demek, senin bir işinden, bir sözünden Müslümanların zarar görmesidir.