Hasan Sekr Dımaşkî

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kıyâmet gününde, en şiddetli azâb görecek kimse, Allahü teâlânın kendi ilminden, kendisini faydalandırmadığı âlimdir.) Allahü teâlânın kıymet verdiği ve her şeyin en şereflisi olan ilmi, mal, mevki kapmaya ve başa geçmeye vesile edenlere, bu ilim zararlı olmaz mı? Hâlbuki, dünyaya düşkün olmak, Allahü teâlânın hiç sevmediği bir şeydir...
Ders vermek, vaaz etmek ve dini yazı, kitap, mecmûa çıkarmak, ancak, Allah rızası için olduğu vakit ve mevki, mal ve şöhret kazanmak için olmadığı zaman faydalı olur. Böyle hâlis, temiz düşünmenin alâmeti de, dünyaya düşkün olmamaktır. Bu belâya düşmüş, dünyayı seven din adamları, hakikatte dünya adamlarıdır. Kötü âlimler bunlardır. İnsanların en alçağı bunlardır. Din, iman hırsızları bunlardır. Hâlbuki bunlar, kendilerini din adamı, âhiret adamı ve insanların en iyisi sanır ve tanıtır...
"ONLAR, ŞEYTAN OLMUŞTUR!"
Sûre-i Mücâdelede, (Onlar, kendilerini Müslüman sanıyor. Onlar son derece yalancıdır. Şeytan onlara musallat olmuştur. Allahü teâlâyı hâtırlamaz ve ismini ağızlarına almazlar. Şeytana uymuşlar, şeytan olmuşlardır. Biliniz ki, şeytana uyanlar ziyân etti. Ebedi saadeti bırakıp sonsuz azâba atıldı) meâlindeki âyet-i kerime bunlar içindir.
Büyüklerden biri şeytanı boş oturuyor, insanları aldatmakla uğraşmıyor görüp, sebebini sorar. Şeytan cevap olarak, (Zamanın din adamı geçinen, kötü âlimleri, insanları yoldan çıkarmakta, bana o kadar yardım ediyor ki, bu mühim işi yapmama lüzûm kalmıyor) demiştir..."