Süfyân bin Uyeyne buyurdu ki:
-Bize şu haber ulaştı: Gecenin evveli olunca, semâdan bir münâdî şöyle seslenir. “Haydi ibâdet edenler kalksın!” O zaman âbidler kalkar, Allahü teâlânın dilediği kadar namaz kılarlar. Sonra yine bir münâdî; “Allahü teâlâdan af ve mağfiret isteyenler nerede?” diye seslenir. Onlar da Allahü teâlâdan af ve mağfiret istemek için duâ ederler. Fecir doğduğu zaman, yine bir münâdî; “Haydi gâfiller kalksın!” der. Onlar da yataklarından, ölülerin kabirlerinden tembel olarak kalkması gibi kalkarlar. Gece ibâdetle meşgûl olanın, gözleri uykusuzluktan sönük, fakat kalbi sevinçlidir.”
Lokman Hakîm buyurdu ki: “Üç kimse, üç yerde bilinir. Hilm sahibi kimse kızgınlık zamanında, kahraman harbde, arkadaş ve gerçek dost ihtiyâç zamanında.”
Muhammed bin Selâm şöyle buyurdu: “Seninle dostluğu ihtiyâç zamanında olan kimseyi, kendine arkadaş ve dost edinme. Çünkü, onun sana olan ihtiyâcı bitince, dostluk ve arkadaşlığı da biter.”
Ebüdderdâ (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Üç şey beni güldürdü. Üç şey de ağlattı. Beni güldüren üç şey şunlardır: 1-Ölüm kendisini isteyen kimsenin, dünyâda uzun emel sahibi olması, 2- Akıllı olup da, kendisinden akla uygun işlerin sâdır olmadığı kimse, 3- Rabbinin kendisinden râzı olup olmadığını bilmediği hâlde gülen kimse.”
Süfyân-ı Sevrî şöyle anlattı:
-Lokman Hakîm’e; “Hangi ameline daha çok güveniyorsun?” diye sorulunca; “Mâlâya’nîyi (faydası olmayan şeyleri) terk etmeme” cevâbını verdi.”
Muhammed bin Selâm anlatır:
-İlim ehlinden birisi buyurdu ki: “Sana fayda vereceğini bildiğin yerde yalanı terk et. Çünkü yalan, senin için zararlıdır. Sana zarar vereceğini bildiğin yerde ise, doğruluğa yapış, zira o sana fayda verir.”
İbrâhim bin Edhem hazretleri buyurdu ki: “Zühd üç çeşittir, 1- Farz olan zühd, haramlardan sakınmaktır. 2- Fazilet olan zühd, helâl olan şeylerden zarûret miktarı kullanmaktır. 3- Selâmet olan zühd ise, şüphelilerden sakınmaktır.”