Hazreti Berra (radıyallahü Anh)
MÜ'MİNİN VERDİĞİ CEVAP..."İnsan vefat edip kabre konunca iki melek gelir, onu oturturlar ve ona 'Rabbin kimdir?' derler. Vefat eden eğer mü'min kul ise; 'Rabbim Allah' der, 'dinin nedir?' diye sorarlar. O da, 'dinim İslam' der. Ona, 'aranızdan peygamber olarak gönderilen kimdir?' diye sorarlar, o da; 'O Allah'ın Resûlü (Muhammed aleyhisselam)' der. Yine iki melek ona; 'Senin bilgin nedir?' diye sorarlar, o; 'Ben Allah'ın Kitabını okudum, ona iman edip tasdik ettim' der.
Bunun üzerine semadan bir münadi; 'Bu kul doğru söylemiştir, ona cennetten bir döşek yayınız ve ona cennetten bir kapı açınız' diye seslenir. Bunun üzerine cennetin hoş ve güzel kokuları ona gelir ve gözünün alabildiği kadar bir mesafe kabrinde ona genişlik verilir. Güzel yüzlü, güzel elbiseli, hoş kokulu bir adam ona gelir. Bu adam ona; 'Seni sevindirecek şeylerin müjdesini sana veriyorum. İşte bugün sana vadolunan gündür' der. Ona; 'Sen kimsin? Yüzün hayır ile gelen kimsenin yüzüne benziyor' diye sorar. O da, 'Ben senin salih amelinim' der. Bu sefer o kişi; Rabbim kıyameti kopart ki ben de aile halkımın yanına ve malıma geri döneyim' diye yakarır..."
"CEPHEDE ŞEHİT OLAMADIM!.."
Berra hazretleri birçok savaşa katıldı ve aldığı yaralar yüzünden vücudu delik deşik olmuştu.
Ömrünün son günlerinde hastalandı ve yatağa düştü. Bu sırada ziyaretçileri de sıklaşmıştı. Ölüm döşeğindeki hasta teganni ediyordu (Bir nevi şarkıya benzer bir şeyler mırıldanıyordu). Ziyaretçiler hayret ettiler ve;
"Ey Berra, bu ne haldir?" deyince, Hazreti Berra;
"Cephelerde şehitlik şerbetini içerek Rabbime kavuşamadığım için kederlendim. Şimdi bu kederimi dağıtmak için teganni ediyorum" dedi. Üzerine kapattığı şilteyi açtı ve harplerde vücuduna isabet etmiş olan ok ve mızrak yaralarını gösterdi. Sağlam bir tarafı kalmamıştı. Bunları söyledikten bir müddet sonra vefat etti...