Hazreti Davud'un Cennet Arkadaşı
ONLARI EVİNE GÖTÜRDÜ...Oradakilere "Metta nerededir?" diye sorunca onun odun pazarında olduğunu öğrendiler. Oraya gidip biraz beklediler. Çok geçmeden Metta, başı üzerinde bir miktar odunla geldi. Allah'a hamd ettikten sonra şöyle dedi:
-Kim helal parayla helal odun almak ister?
Orada bulunanlardan biri onun odunlarını aldı. Bu sırada Hazreti Davud ve oğlu Süleyman selam verip, hal ve hatırını sordular. Metta, onları evine götürdü. Odun parasıyla bir miktar buğday aldı. Sonra onu un yapıp hamur etti ve pişirmek için bir ateş yaktı ve hamuru ateşin üzerine bıraktı. Ekmek pişinceye kadar onlarla konuşmaya başladı. Sonra pişen ekmekten bir miktarını bir tahta tabağa bırakarak üzerine biraz tuz serpti ve bir kap içine de su doldurarak misafirlerine ikram etti. Kendisi de diz çökerek getirilen ekmeği yemekle meşgul oldular...
Metta "Bismillah" diyerek ağzına bir lokma aldı; onu yuttuktan sonra "elhamdülillah" dedi. Sonraki lokmalarda da bu zikirleri tekrarladı. Sonra yine "Bismillah" diyerek biraz su içti; suyu yere bırakmak istediğinde ise Allah'a hamd etti. Daha sonra şöyle dedi:
ŞÜKREDEN BİR KUL...
"İlahi! Bana bağış ve ihsanda bulunduğun kadar kime bağış ve ihsanda bulunmuşsun? Bana gören göz, duyan kulak ve sağlam bir beden vermişsin ve beni güçlü kılmışsın; öyle ki hiç dikmediğim ve korumasında hiçbir zahmet çekmediğim bir ağacın yanına gidebildim. O ağacı benim için bir rızık vesilesi kılmışsın ve bir kimseyi gönderdin de onu benden aldı ve onun parasıyla ekmediğim bir buğdayı aldım ve ateşi bana ram ettin, onunla ekmek pişirdim, ibadet ve itaatinde güçlü olmam için rağbetle onu yedim. Allah'ım, sana hamd olsun..."
Metta, bu sözleri söyledikten sonra ağladı. Bu esnada Davud aleyhisselam, oğlu hazreti Süleyman'a;
-Oğlum! Kalk gidelim. Ben kesinlikle bu zat gibi Allah'a şükreden bir kul görmedim, dedi. Metta bu ziyaretten kısa bir zaman sonra vefat etti...