Hazreti Fâtıma (radıyallahü Anha)
Evlenme çağı gelmişti...Evlenme çağına gelince Resulullah (Sallallahü aleyhi ve selem) efendimiz onu amcasının oğlu Hazret-i Ali (radıyallahü anh) ile nikah ettiler. Hz. Fâtıma'nın bu evlilikten Hasan, Hüseyin ve Ümmü Gülsüm isimlerinde üç evlâdı olmuştur. Peygamber efendimizin soyu, Hasan ve Hüseyin'den (radıyallahü anhüma) devam etmiştir. Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere "Şerif", Hz. Hüseyin'in soyundan gelenlere de "Seyyid" denir...
Hz. Fâtıma'nın, Resûlullah efendimizin vefâtından sonra güldüğü hiç görülmedi. Ayrılık ateşi ile daima yanmış ve Resûlullah efendimizin verdiği müjde zamanını bekler olmuştur. Bu, Resûlullahın, vefatları esnasında kızları Hazret-i Fatıma'ya: "Ehl-i beytimden en önce bana sen kavuşursun" müjdesiydi. Gerçekten Resûlullah efendimizden altı ay sonra Hazret-i Fatıma da vefat etti.
"Ölünce beni sen yıka!"
Ömrünü, gündüzleri oruç tutarak geceleri diğer ibâdetlerle geçirmiştir. Vefât edeceğine yakın: "Ölünce beni erkekler arasına perdesiz çıkaracaklarını düşünerek çok utanıyorum" buyurmuştu. Esma binti Ümeyr şöyle anlatır:
-Habeşistan'da iken hurma dallarını çadır gibi ördüklerini görmüştüm, bu üzüntüsünü görünce, Hz. Fâtıma'ya bunu anlattım. "Bunu yanımda yap da göreyim" dedi. Hemen yanında hurma dallarından ördüm ve gösterdim, çok hoşuna gitti ve duâ etti. "Öldükten sonra beni sen yıka, Ali de bulunsun. Başka kimse içeri girmesin!" diye vasiyet etti. İşte bunun için de Hz. Ali cenazesine kimseyi çağırmadı. Ehl-i beytten birkaç kişi ile cenaze namazını kılıp, gece defnettiler...