Hazreti Lût Ve Sedum Kavmi

Hazreti Lût Ve Sedum Kavmi
ONUN­LA ALAY ET­Tİ­LER!..
Lût aley­his­se­lâm, kav­mi­ni imâ­na ça­ğır­dı ve yap­tık­la­rı bu ha­yâ­sız­lık­tan vaz­geç­me­le­ri­ni bil­dir­di. Eğer töv­be et­mez­ler­se, acı bir azâ­ba dü­şe­cek­le­ri­ni on­la­ra söy­le­di. Kav­mi; "Şâ­yet söy­le­dik­le­rin doğ­ru ise, Al­la­hın azâ­bı­nın na­sıl ola­ca­ğı­nı bi­ze gös­ter" di­ye­rek onun­la alay et­ti­ler.
Lût aley­his­se­lâm ça­re­siz ka­la­rak bu kav­me azâb in­me­si için ni­yaz­da bu­lun­du. Hak teâ­lâ Pey­gam­be­ri­nin du­âsı­nı ka­bûl ede­rek, Ceb­râ­il aley­his­se­lâm ile bir­lik­te Mi­kâ­il ve İs­râ­fil aley­his­se­lâ­mı gön­der­di. Bu üç me­lek, ya­kı­şık­lı genç kı­lı­ğın­da Lût aley­his­se­lâ­mın evi­ne gel­di­ler. Kav­mi, Haz­re­ti Lût'a evi­ne er­kek mi­sâ­fir al­ma­sı­nı ya­sak­la­dı­ğı için, bu mi­sâ­fir­le­ri giz­li­ce evi­ne al­dı. Fa­kat, Haz­re­ti Lût'un ha­nı­mı giz­li­ce ev­den çı­kıp, kav­mi­ne, evin­de bu­lu­nan mi­sâ­fir­le­ri ha­ber ver­di. Kav­mi der­hal Lût aley­his­se­la­mın evi­ne gel­di­ler.
Haz­re­ti Lût; "Ey kav­mim! Al­la­hü te­âlâ­dan kor­kun. İçi­niz­de ak­lı ba­şın­da hiç bir kim­se yok mu?" de­di. "Biz sa­na mi­sâ­fir ka­bûl et­me­yi ya­sak­la­ma­dık mı?" de­di­ler. Bu­nun üze­ri­ne Lût aley­his­se­lâm; "Keş­ke si­ze kar­şı gü­cüm ve kuv­ve­tim ye­ter­li ol­say­dı, muh­kem bir ka­le­ye sı­ğı­na­bil­sey­dim" di­ye­rek ka­pı­sı­nı ka­pat­tı. Fa­kat dı­şa­rı­da­ki­ler ka­pı­yı o ka­dar zor­la­dı­lar ki, Haz­re­ti Lût ka­pı­yı Ceb­râ­il'in işâ­re­tiy­le aç­tı. Ceb­râ­il aley­his­se­lâm ce­nâb-ı Hak­tan izin ala­rak ka­na­dı­nı şid­det­le açar aç­maz, içe­ri gi­ren­le­rin göz­le­ri ta­mâ­men kör ol­du. Bir­bir­le­ri­ni çiğ­ne­ye­rek, fer­yâd et­ti­ler ve "Lût'un evi­ni dün­yâ­nın en güç­lü si­hir­baz­la­rı is­ti­lâ et­miş" di­ye­rek ba­ğı­rış­tı­lar. Me­lek­ler şöy­le de­di­ler:

"BİZ, RAB­Bİ­NİN EL­Çİ­LE­Rİ­YİZ!"
"Ey Lût! Ger­çek­ten biz Rab­bi­nin el­çi­le­ri­yiz, on­lar as­lâ sa­na do­ku­na­maz­lar. He­men ge­ce­nin bir vak­tin­de ev hal­kın­la çık git, an­cak ha­nı­mın müs­tes­na. Çün­kü kav­mi­ne isâ­bet ede­cek azap, ona da ge­le­cek­tir. On­la­rın he­lak za­ma­nı sa­bah vak­ti­dir..."
Hak teâ­lâ, Lût aley­his­se­lâm ile ev hal­kı­nı Şam ül­ke­si­ne doğ­ru yo­la çı­kar­dı. Sa­bah olun­ca, Ceb­râ­il aley­his­se­lâm ka­na­dı­nı açıp on­la­rın bu­lun­duk­la­rı bel­de­nin al­tı­na so­ka­rak, ne ka­dar can­lı ve can­sız var­sa gök­le­re doğ­ru kal­dır­dı. Son­ra bun­la­rı ters çe­vi­rip, ye­re çarp­tı. Hep­si de he­lak ol­du...

El Helâl Kârda, Gönül Ise Hakîkî Yârdadır

Vehbi Tülek

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek