Hem âbid Hem Fakih Abdülmelik Taberî
"Sübhânallahi ve bihamdihi..."Bu mübarek zat, çok ibâdet yapar, nefsini terbiye etmek için sıkı riyâzet ve mücâhede ederdi. Nefsinin isteklerini hiç yapmaz, istemediklerini yapmak için çok uğraşırdı. Elbise olarak sert kumaşları tercih eder, katıksız yemek yer, vaktini sıkıntılara göğüs gererek sabırla geçirirdi. Kendisine zikir olarak şu iki kelimeyi seçmişti. "Sübhânallahi ve bihamdihi, sübhânallahilazim"
Abdülmelik Taberi hazretlerinin bulunduğu bölgede, suyuna el ulaşamayacak kadar derin olan ve Anber denilen bir havuz vardı. Mübarek, havuza elini uzattığında su yükselir ve abdest alırdı. Abdestini bitirdiğinde ise su alçalırdı.
Murâkabe hâlinde iken!..
Bir gün yanına giden Hüseyin Zegandâni onu, başını göğsüne tamamen eğmiş murâkabe hâlinde buldu. O sırada bir kısım insanlar gelerek ona sorular sordular. Abdülmelik Taberi sorulan ilk iki suale cevap vermedi. Üçüncü sual sorulunca cevap verdi. Hüseyin Zegandâni ona bunun sebebini sorunca;
"Resûlullah efendimiz sadece üçüncü suâlin cevabını telkin etti. Öncekilerine ise sükût buyurdular. Onun için ilk ikisine cevap vermedim" buyurdu.
Mekke'de vefat etti...
Abdülmelik Taberi hazretleri Mekke'de vefat etti. Mekke'ye gelen Hibetullah Kuşeyri, vefatına yakın Abdülmelik Taberi'yi ziyarete gitti ve ateşler içinde buldu. Binbir zorlukla oturan Abdülmelik Taberi; "Hummaya yakalandığımda bununla sevinirim. Çünkü nefs, hummâ ile meşgûl olup, beni meşgûl etmez. Bu haldeyken kalbimle istediğim gibi yalnız kalırım" buyurdu. Sonra da vefat etti...