Hindistan Evliyasından Ebû Said Fârûkî
Çok talebe yetiştirdi...Ebû Said Fârûki, Delhi'ye giderek Abdullah-ı Dehlevi hazretlerine intisâb etti. Kısa zamanda Müceddidiye yolunun büyüklerinden oldu. Hocasının vefatından sonra onun yerine geçerek talebe yetiştirdi.
1833 (H. 1249) senesinde hacca giden Ebû Said Fârûki, oğlu Şâh Ahmed Said'i kendi yerine bıraktı. Her uğradığı şehir halkı, gelişini şeref, nimet ve bereket bilip, huzur ve sohbetine koştu. Ramazân-ı şerifte Bander Münebbi'de idiler. Burada terâvih namazında bir hatim okudu. Şevval'in başında gemiye binip Zilhicce'nin başında Cidde'ye ulaştılar. Mevlânâ Muhammed Cân hazretleri o zaman sanki Harem'in en büyük âlimi idi. Karşılamaya geldi. Zilhicce'nin ikisi veyâ üçünde Mekke'ye gitti.
Haremeyn halkı, kâdıları, müftileri, ümerâ ve ulemâsı ile birlikte son derece tâzim ve hürmetle huzûruna geldiler. Şeyh Abdullah Sirâc, Şâfii müftisi Şeyh Ömer, Müfti Seyyid Abdullah Mirgâni Hanefi, amcası Şeyh Yâsin Hanefi, Şeyh Muhammed Âbid Sindi ve diğer meşhûr zâtlar onunla görüşmeye geldiler.
Bayram günü vefât etti
Ebû Said Fârûki hazretleri, Haremeyn-i şerifeyni ziyâretten sonra, vatanına dönmek üzere yola çıktı. Yolda hastalığı gitgide şiddetlendi. Ramazân-ı şerifin ilk günü oruç tuttu. "Zarar vermezse hepsini tutarım" buyurdu. Ramazanın yirmi ikisinde Tunk beldesine geldi. Nevvab Vezirüddevle çok hürmet ve ikram gösterdi. Bayram günü sekarât ve ölüm hâli görüldü. Öğle namazından sonra, hâfızın Yâsin-i şerif okumasını emretti. Üç defâ dinledi. Sonra "Yeter" buyurdu. "Az kaldı" dedi ve; "Bugün Nevvâb eve gelmesin. Ümerânın gelmesinden zulmet hâsıl oluyor" buyurdu. 1834 (H.1250) senesinde elli üç yaşında iken Ramazan bayramı günü öğle ile ikindi arası vefât eyledi...