Bir ara nûrâni yüzlü bir Osmanlı annesi, Âl-i Osman padişahının önünde diz çökmüş, eteğini öpüyordu. Sultan onu ellerinden tutarak kaldırdı ve iltifatlarda bulundu. O sırada ihtiyar kadıncağız şunları söylüyordu:"Şevketmeab! Hacdan bu sene döndüm. Rüyamda zât-ı şevketlerinin huzurunda vusûle mazhar olduğumu görmüştüm. İşte rüyam hakikat oldu. Artık Allah seni de, azametlü devletini de, mübârek mülkünü ve aziz milletini de kem gözlerden korusun. Bu Frenkler hükümdar ne imiş şimdi görsünler!.."Sultan Abdülaziz'i ağlatan bu sözler, belki de Fransa ziyaretinin en mânâlı cümleleriydi. Gerçekten de o ve ertesi günlerde Avrupa bir padişah nasıl olurmuş gördü. Fransız hanımlar Osmanlı sultanına yaklaşamadılarsa da hizmetkârlarına ellerini değdirmek için yarıştılar. İki yıl boyunca Osmanlı kıyâfetleri Fransa'da moda oldu ve herkes Osmanlı gibi davranmakta yarıştılar. Bu örnek asâlette şüphesiz o ihtiyar kadının duâsı vardı ve bütün ziyaret heyetine bir mânevi hava katmıştı. Otuz yedi yaşındaki padişahın genlerindeki asâletin, çevresindeki lerce nasıl tevârüs edildiğini, o günleri yaşayanların hâtıralarından ve bu ziyareti anlatan kitaplardan okumak daima mümkündür.