Hz. Mevlânâ'nın Torunu Ulu Ârif Çelebi

Hz. Mevlânâ'nın Torunu Ulu Ârif Çelebi
"Artık orada kalman yeter!.."
Ârif Çelebi, 1319 (H.719) senesinde, Aksaray'a dostlarını ve talebelerini ziyârete gitti. Bir gece rüyâsında, peş peşe aralıksız birkaç defâ "âh" ederek, bir müddet ağladı. Orada bulunan dostları, bunu öğrendiler ve kendisine, ağlamasının hikmetini sordular. O da;
-Rüyâmda bir köşkte oturmuş, penceresinden güzel bir bahçeyi seyrediyordum. O bahçenin güzelliğini anlatmak mümkün değildir. Zirâ onu anlatacak diller ve yazacak kalemler âciz kalır. Bahçeyi seyrederken, orada dedem Mevlânâ hazretlerini gördüm. Bana mübârek eliyle işâret ederek; "Ey Ârif! Gel, bundan sonra bize gel. Artık orada kalman yeter!" dedi ve gözden kayboldu. İşte, dedeme olan hasretim sebebiyle ağladım. Her geçen gün âhirete gitme arzum çoğalmaktadır" dedi.

"Gitme zamânım yaklaştı"
Sonra Konya'ya dönmek için yola çıktı. Konya'ya geldiğinden iki gün sonra, cumâ idi. Güneş doğduktan sonra dışarı çıkıp, güneşe doğru döndü ve bâzı sözler söyleyip kasideler okudu. Sonra talebelerine dönerek;
"Kardeşlerim! Artık gitme zamânım yaklaştı. Zirâ her nefeste sesler geliyor... Sizleri Allahü teâlâya emânet ediyorum" buyurdu.
Evine girip yatağına yattı. Bir hafta hasta yattıktan sonra, ertesi cumâ günü kalktılar. Şu ânda medfun bulunduğu yere gelip, orayı işâret ederek; "Beni buraya defnediniz" buyurarak vasiyet etti. Tekrar istirahate çekilerek, günlerce hasta yattı. Hastalığının yirmi beşinci gecesinde zelzele oldu. Bâzı binâlar yıkıldı. İki gün sonra da, salı günü ikindi vaktine yakın, "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah" diyerek son nefesini verdi ve sevdiklerine kavuştu...

Gelen Belalara Sabırlı Hatta Şükredici Olmalı

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek