İbâdetler, Îmandan Parça Değildir

İbâdetler, Îmandan Parça Değildir

İman, Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlâ tarafından getirdiği bilgilere kalbin inanması ve inandığını dil ile söylemesi demektir. Bu bilgilerin her birini araştırmak ve anlamak lâzım değildir. Mu'tezile fırkası, herbirini anlayıp inanmak lâzımdır dedi. Muhakkıkin, yâni en derin âlimler, meselâ Ebül-Hasen Eş'ari, kâdı Abdül-Cebbâr Hemedâni Mu'tezili, üstâd Ebül-İshâk İbrâhim İsferâini ve Hüseyn bin Fadl ve daha birçokları, iman, açıkça bildirilmiş olan şeylere yalnız kalb ile inanmaktır. Dil ile söylemek ve ibâdetleri yapmak iman değildir dediler. Kalbdeki imanı dil ile söylemek, Müslümanların, birbirlerini tanımaları için lâzımdır. Söylemeyen de mümindir.

Ameller, ibâdetler, imandan parça değildir. Âlimlerin çoğu, meselâ imam-ı a'zam Ebû Hanife böyle buyurdular. Evet, imam-ı Ali "radıyallahü anh" ve imam-ı Şâfi'i iman inanmak ve söylemek ve ibâdetleri yapmaktır dediler. Bu sözleri, kâmil olan, olgun olan imanı bildirmektedir. Kalbinde iman olduğunu söyleyen kimsenin mümin olduğu söz birliği ile bildirilmiştir.

Rükneddin Ebû Bekr Muhammed Kirmâni Buhâri şerhinde diyor ki: İbâdetler imandan sayılınca, iman azalır ve çoğalır. Fakat, kalbdeki iman azalmaz ve çoğalmaz. Azalan, çoğalan bir inanış iman olmaz. Şek olur, şüphe olur. İmâm-ı Muhyiddin Yahyâ Nevevi inanılacak şeyleri inceleyerek, sebeplerini anlamakla imanın kendisi de artar. Ebû Bekr-i Sıddik'ın "radıyallahü anh" imanı ile, herhangi bir kimsenin imanı bir değildir dedi. Bu söz, imanın kuvvetli ve zayıf olmasını göstermektedir. Îmanın kendisi azalır ve çoğalır demek değildir. Hasta insanla, sağlam insanın kuvvetlerinin bir olmaması gibidir. Her ikisinin de insanlığı birdir. İnsanlıklarında azlık çokluk yoktur.

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek