Emîr-ül-müminin Ali “radıyallahü anh” vasiyetlerinden birinde diyor ki:
Resûlullah efendimizden “sallallahü aleyhi ve sellem” işittim. Buyurdu ki: (Kırk gün içinde bir âlim meclisinde bulunmayan bir kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü ilim kalbe hayat verir. İlmsiz ibâdet olmaz. İlmsiz yapılan ibâdetin faydası olmaz!)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimin yanında bulunmak ibâdettir)
(Fıkıh ilmi meclisinde bulunmak, bir senelik ibâdetten daha hayrlıdır)
(Evliyâyı görünce, Allah hâtırlanır)
(Her şeyin kaynağı vardır. Takvânın menba'ı, âriflerin kalbleridir)
(Âlimin yüzüne bakmak ibâdettir)
(Onlarla birlikte bulunan kötü olmaz!)
(Ümmetimin âlimlerine hurmet ediniz! Onlar yeryüzünün yıldızlarıdır) .
Ebû Bürde babası Ebû Mûsâ el-Eş’arî’den “radıyallahü anh” rivâyet ettiğine göre, Ebû Mûsâ “Peygamber efendimize “Yâ Resûlallah! İslâm’a dâhil olanların hangisi daha hayırlıdır?” dedim. Resûlullah efendimiz “Elinden ve dilinden Müslümanların emîn olduğu kimsedir” buyurdu.
Abdullah İbn-i Ömer’den “radıyallahü anh” nakledilen hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz buyuruyor ki: “Ey insanlar! Allaha tövbe edin! Çünkü ben O’na günde yüz defa tövbe ederim.”
Yine ondan nakledileni hadîs-i şerîfte Peygamber efendimizin şu duâyı okuduğunu bildirmiştir:
“Allahım! Bana günahımı, işimdeki isrâfımı ve benden daha iyi bildiğin kusurlarımı bağışla. Bunların hepsi bende vardır. Allahım! Şimdiden yaptığım ve sonraya bıraktığım, gizlediğim veya aşikâr yaptığım ve Senin benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı bana bağışla! İleri alan ve geri bırakan ancak sensin, Sen her şeye kadirsin.”