İnşâallah Bu Musîbet Üzerinizden Kalkar!
Bir defâsında bahçelerin arasından geçerken bir bahçe sâhibinin kiraz topladığını gördü. Bir miktar kiraz almak istedi. Ancak kirazın sâhibi; "Kurtludur, size yaramaz" diyerek vermek istemedi. Bu cevap karşısında; "Öyle olsun kardeşim!" diyerek oradan ayrılıp gitti. O günden sonra o bahçe sâhibinin kirazlarına bir çeşit kurt musallat oldu. Etrâfa da yayıldı. Beldenin ahâlisinden onu tanıyanlar yanına toplanıp, hallerini anlattılar. Hürmet göstererek duâ etmesini istediler. Bunun üzerine; "İnşâallah bu musibet üzerinizden kalkar" buyurup, duâ etti. O sene mevcud kiraz ağaçları gâyet bol kiraz verdi ve hiç kurt görülmedi.
Talebelerinden bir zât şöyle anlatmıştır: "Bir gün Muhammed Buhârâlı hazretleri, Tuna Nehri kenarında bir bahçede sohbet ediyordu. O sırada bahçede birdenbire pekçok yılan gözüktü. Etrâfı sarmışlardı. Tuna Nehrine doğru sürünüyorlardı. Biraz gittikten sonra sürü hâlinde âniden geri dönüp bahçede sağa sola sürünerek koşuşmaya başladılar. Bahçe, yılanların istilâsından alt üst oldu. Yılanlar bütün yeşil otları sürü hâlinde ezdiler. Muhammed Buhârâlı hazretlerinin sohbetinde bulunanlar bu hâli görünce çok korktular. Şaşırmış bir halde ona; "Efendim bu korkunç ve tehlikeli halden bizi kurtarınız!" dediler. Bunun üzerine bana bastonunu verip; "Falan yerde bir ejderha, ağaç çubukları arasına sıkışıp kalmıştır. Bastonumu al git onu kurtar, korkma, sen onu kurtarınca diğer yılanlar da onun peşinden çekip giderler" dedi. Bastonu alıp etrâfı sarmış olan yılanlar arasından geçerek târif edilen yere vardım. Orada ağaç çubukları arasına sıkışmış ejderha gibi büyük bir yılan gördüm. Onu sıkışıp kaldığı yerden kurtardım. Kurtulunca gitmeye başladı. Bahçeyi saran yılan sürüsü de onun peşinden çekilip gitti. Ben hocamın emriyle bu iş için yılanlar arasından elimde baston olduğu hâlde içime hiç korku düşmeden gâyet rahat bir şekilde gidip geldim...
Bu hâdiseden bir iki sene sonra Eflâk halkı isyân etti. Tatarlar o beldeyi istilâ ve perişan ettiler.