Allah yolunda bulunmak isteyene, önce lâzım olan şey, itikatını düzeltmektir. Doğru itikat, Ehl-i sünnet âlimlerinin, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden ve Eshâb-ı kirâmdan öğrendikleri, anladıkları itikattır. Kur'ân-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin manasını doğru anlayan, doğru yolun âlimleridir. Bunlar da, Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimleridir. Bunların anladığı, bildirdiği manalara uymayan her şeye, akla, fikre, hayâle iyi gelse de ve tasavvuf yolunda keşif ve ilhâm ile anlaşılsa da, hiç kıymet vermemelidir. Bu büyüklerin anladığına uymayan bilgilerden, buluşlardan Allahü teâlâya sığınmalıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıkları manalar doğrudur, kıymetlidir. Bunlara uymayanlar kıymetsizdir. Çünkü bu manaları, Eshâb-ı kirâmın ve Selef-i sâlihînin eserlerini inceleyerek elde etmişlerdir. O hidâyet yıldızlarının ışıkları ile parlamışlardır. Bunun için, ebedî kurtuluş bunlara mahsus oldu. Sonsuz saadete bunlar kavuştu. Allah yolunda giden kâfile bunlar oldu. Kurtuluş, ancak Allah yolunda bulunanlar içindir.
İtikadı bunlara uygun olan din âlimlerinden biri, fer'ıyyâtta, yâni İslâmiyete yapışmakta gevşek davranırsa, kusurlu olursa, buna bakarak, bütün âlimleri kötülemek yersiz olur. İnatçılık olur. Onların doğru bilgilerini inkâr etmek, kötülemek olur. Çünkü doğru bilgileri bizlere ulaştıran onlardır. Kurtuluş yolunu, bozuklarından, sapıklarından ayıran onlardır. Onların hidâyet ışıkları olmasaydı, bizler doğru yolu bulamazdık. Doğruyu, bozuk olanlardan ayırmasalardı, bizler taşkınlık, azgınlık uçurumlarına düşerdik. İslâmiyeti bozulmaktan koruyan, her yere yayan onların çalışmasıdır. İnsanları kurtuluş yoluna kavuşturan onlardır. Onlara uyan kurtulur, saadete kavuşur. Onların yolundan ayrılan sapıtır, herkesi de saptırır.