İslamiyet, Kıyâmete Kadar Bâkîdir
Efendimiz Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) insanların hepsine ve cinne gönderilmiş hak peygamberdir. Dininin hükmü, kıyâmete değin bâkidir. Dini, evvel gelen ve geçen peygamberlerin bazı hükümlerini neshetmiştir. Şimdi eski dinlerle amel etmek câiz değildir. Hâtem-ül-Enbiyâdır. Ondan sonra hiç Peygamber gelmeyecektir. Şefaati, kebâir ve sagâir ehlinin cümlesine şâmildir.
Dünyaya gelince sünnet olmuş görüldü. Teri, misk gibi kokardı. Mübârek bedeni beyaz ve nûrâni idi. Gölgesi, aslâ yere düşmezdi. Önündekileri gördüğü gibi, ardındakileri dahi görürdü. Mübârek ayağı kuma bassa, iz olmaz ve taşa bassa, iz olurdu. Mübârek bedenine, ezâ veren hayvanlardan hiçbiri konmazdı. Her nereye gitmek murâd eylese, Onun nûr-i pâki, kendinden evvel varır idi. Her kimin yanında dursa, mübârek boyu, dört parmak kadar yüksek görünür idi...
Peygamber olduğu bildirilmeden önce sefer ve seyâhatlerinde, bir ak bulut hiçbir zaman üzerinden eksik olmamıştır. Salât-ı evvâbin ve kuşluk ve teheccüd namazları, kendisine vâcib idi. Bize sünnet oldu.
Teyemmüm ile namaz kılmak, ancak, Onun dinine mahsûstur. Uyusa, abdesti bozulmazdı. Zirâ Peygamberlerin gözleri uyur, kalpleri uyumaz. Doğduğu zaman, secde etti. Onun vücûd-i pâki dünyaya gelmezden evvel, şeytanlar göklere çıkarlardı. Vücûd-i pâki, dünyaya geldikten sonra, şeyâtin göklere çıkamaz oldu...
Hazreti Âdem'e kadar bütün babaları mümin ve iyi insanlar idi. Mübârek nûru, hepsinin alnında parlıyordu. Bunun içindir ki, kâfir olan Âzer, Hazreti İbrâhim'in babası değildi. Üvey babası ve amcası idi.
Resûlullahın dedeleri, Hazret-i İbrâhim'in oğlu İsmâ'il'e (aleyhimesselâm) müntehidir. (Muhammed bin Abdüllah bin Abdilmuttalib bin Hâşim bin Abdi Menaf bin Kuseyy bin Kilâb bin Mürre bin Ka'b bin Lüveyyi bin Gâlib bin Fihr bin Mâlik bin Nadr bin Kinâne bin Huzeyme bin Müdrike bin İlyâs bin Mudar bin Nizâr bin Me'add bin Adnân)dır. Bundan yukarısı, ihtilâflıdır. Beni Hâşim'den, Kureyş kabilesindendir.