İsmâil Cerrâhî

İsmâil Cerrâhî

İcma', haktır ve ümmetin üzerinde icmâ' ettiği şey de, söz olsun, fiil olsun kati olarak hak olur. Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şu hadis-i şerifi buna delildir: "Ümmetim dalâlet (sapıklık) üzerinde ittifâk etmez." Kur'ân-ı kerimde icmâ'ın aslı (temeli, delili), Nisa sûresinin 115. âyet-i kerimesidir...

Müslümanların üzerinde icmâ' ettikleri şeylerden birisi şudur:

Resûlullahın Eshâbından ismen bildirilen on kişi Cennet ehlindendir. Onlar da; Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talhâ, Zübeyr, Sa'd, Said, Abdurrahmân bin Avf ve Ebû Ubeyde İbn-ül-Cerrâh'dır (radıyallahü anhüm). İcmâ' edilen husûslardan biri de, bunların hanımları, çocukları ve torunları da mü'mindirler ve Cennet ehlindendirler. Bunlar, dinin ileri gelenlerinden olup, Kur'ândan ve şeriatten (İslâmiyetten) hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Bunun gibi Resûlullahtan sonra dört halifenin hilâfeti üzerinde birleşmişler ve bunların Kur'ândan ve şeriatten hiçbir şeyi gizlemedikleri, bilâkis Onun yolunda en güzel şekilde yürüyüp, Müslümanları dinde sabit kılma husûsunda güzelce çalışmaya muvaffak olduklarını bildirmişlerdir.

Allahü teâlâ da Fetih sûresinin yirmidokuzuncu âyet-i kerimesinde onları sena eylemiştir. Bu âyet-i kerimede meâlen şöyle buyurmaktadır:

"Muhammed Allahü teâlânın peygamberidir ve O'nunla birlikte bulunanların (yani Eshâb-ı Kirâmın) hepsi kâfirlere karşı şiddetlidirler. Fakat, birbirlerine karşı merhametli, yumuşaktırlar. Bunları çok zaman rükû'da ve secdede görürsünüz. Herkese dünyâda ve âhırette her iyiliği, üstünlüğü, Allahü teâlâdan isterler. Rıdvânı, yani Allahü teâlânın kendilerini beğenmesini isterler. Çok secde ettikleri yüzlerinden belli olur. Onların hâlleri, şerefleri böylece Tevrât'ta ve İncil'de bildirilmiştir, İncil'de de bildirildiği gibi, onlar, ekine benzer, ince bir filiz yerden çıkıp kalınlaştığı, yükseldiği gibi, az ve kuvvetsiz oldukları hâlde, az zamanda etrâfa yayıldılar. Her tarafı imân nûru ile doldurdular. Herkes filizin hâlini görüp, az zamanda nasıl büyüdü diyerek, şaşırdıkları gibi, hâl ve şanları dünyâya yayılıp, görenler hayret etti ve kâfirler kızdılar."

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek