İsmim Söylendiğinde Bana Salat Okuyun!

Amr bin Haris el-Huzâî’den rivâyet etti: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefât ettiği zaman, dinar, dirhem, davar, deve, vasiyet edilecek bir malı olmadığı için, hiçbir şeyi vasiyette bulunmamıştır. Ondan sonra, sadece, beyaz katırı, silâhı ve sadaka olarak bıraktığı bir arazi kaldı.”
Habeşî bin Cenâde’den (radıyallahü anh) rivâyet etti: Peygamber Efendimiz Hazreti Ali’ye (radıyallahü anh) “Sen benim yanımda, Musa’ya göre, Hârûn’un mevkîindesin. Ancak benden sonra Peygamber gelmeyecektir.”
Enes bin Mâlik’ten (radıyallahü anh) rivâyet etti: “Kimin yanında ismim söylenirse, bana salat okusun. Çünkü bana salat okuyana Allahü teâlâ on salat (rahmet) eder.”
Ebû Ahves’ten (radıyallahü anh) rivâyet etti: “Beni rüyâda gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü, şeytan benim sûretime giremez.”
Şakik bin Seleme’den (radıyallahü anh) rivâyet etti. Peygamberimize bir kadın geldi. Yanında iki çocuk vardı. Peygamber efendimizden bir şey istedi. Resûlullah efendimiz ona üç hurma verdi. Kadın çocuklarına birer tane verdi. Çocuklar, bunları yiyip, bitirince annelerine baktılar. Kadın kalan bir hurmayı da ikiye bölüp yarısını birine, yarısını diğerine verdi. Bu manzarayı gören Peygamber efendimiz: “Allahü teâlâ, çocuklarına merhameti sebebiyle, o kadına merhamet etsin” buyurdular.
Hazreti İkrime’den rivâyet etti. “Ebû Bekir (radıyallahü anh) Resûlullaha “Yâ Resûlallah! Sizi ihtiyârlamış görüyorum” deyince, Peygamber efendimiz “Evet, beni; Hûd, Vâkıa, Mürselât, Amme ve İze-ş-Şems’ü Küvvirat (et-Tekvîr) sûreleri ihtiyârlattı” buyurdular.
Berâ bin Azîb’den (radıyallahü anh) rivâyet etti: Peygamber Efendimiz yumuşak bir elbise giymişlerdi. Eshâb-ı kiram, bu elbisenin yumuşaklığını çok beğenmişlerdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz “Bu elbisenin yumuşaklığı çok mu hoşunuza gitti? Fakat Sa’d bin Muaz’ın cennetteki mendilleri, bundan daha iyi ve daha yumuşaktır” buyurdular.