İyilik Yaptığı Zaman Sevinen, Mümindir
Resûl-i ekrem efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte buyurdu ki: "Kime, yaptığı iyilik sevinç verirse ve işlediği kötülük ona üzüntü verirse, o kimse mümindir."
Resûlullah efendimiz şöyle duâ buyururlardı: "Allahım! Beni, iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman senden af ve mağfiret dileyen kullarından eyle!" İyilik yapınca, Allahü teâlânın o iyiliği yapmaya muvaffak kılması, insanı sevindirir. Kötü bir amel işlediği zaman, Allahü teâlânın onu nefsine bırakması, yardımda bulunmaması ve şeytanın aldatması ile kötü bir işi işlemesi insanı üzer. Bu sebeple, Allahü teâlânın azâbından dolayı korku içinde bulunur. Bir kimsenin bu durumda olması, onun imânının doğruluğuna delalet eder. Çünkü Allahü teâlânın sonsuz nimetleri ile sevinmek, vaadine güvenmek ve azâplarla tehdidinden korkmak, Allah ve Resûlünü tasdikin kuvvetinden ve imânın doğruluğundan dolayıdır. Bu husûsu Resûlullah efendimiz gayet veciz ve güzel bir şekilde şöyle buyurmuşlardır: "Mümin bir iyilik yaptığı zaman onun sevâbını umar, bir kötülük yaptığı zaman ise onun cezasından korkar."
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Biliniz ki, amellerimizin en hayırlısı namazdır. Abdeste mümin olan devam eder!"
Namaz, ancak abdest ile sahih olur. Abdest, Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin husûsiyetlerindendir. Bir gün Resûlullah efendimize bir zât; "Nûh peygamberden beri gelen birçok insanlar arsında ümmetini nasıl tanıyacaksın, yâ Resûlallah?" dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Benim ümmetimin aldıkları abdestlerin nişanı olarak, yüzleri ve âzâları bembeyaz olur. Bu hâl, başka hiçbir ümmette bulunmaz, onları tanırım. Çünkü kitapları sağ taraflarından verilir" buyurdu.
Abdestin faziletlerinden birisi de, her uzvu yıkarken, abdest suyu ile beraber, o uzuvdan günahlar da dökülür, gider.