Kâbe'de Vefât Eden Çocuk!..
"AKILLIYA YAKIŞAN ODUR Kİ!.."O vakit geçtikten sonra veli zât, İbn-i Sina'ya; "Biraz önce yaptığın gibi demire parmağını sokabilir misin?" dedi. İbn-i Sinâ; "Hayır! Çünkü o bu vaktin özelliklerindendir. Başka zaman yapılamaz" deyince, veli zât eline bir demir alıp, parmağını soktuktan sonra; "Akıllıya yakışan ömrünü fâni şeylerle harcamamaktır" dedi...
∞∞∞
Bir zât, hacca giderken Ahmed-i Nâmıki Câmi hazretlerinin sohbetlerine katıldı. O mübareğin başının üzerinde bir nûrun parladığını gördü. Ona olan sevgi ve bağlılığından hac için izin istedi. Ahmed-i Câmi, onun hacca gitmesine müsâade etti. O zât hac farizasını yerine getirdikten sonra tekrar Ahmed-i Nâmıki Câmi'nin meclisine uğradı. Fakat, bu sefer hacca giderken gördüğü nûru göremedi. Bunun sebebini sordu. O da; "Sen hacca gitmeden önce iltica ve acizlik içinde idin. Buraya gelip himmete kavuştun. Şimdi ise hac farizasını ifa ettikten sonra hacı unvanını aldın. Bu durum seni gurûrlandırdı. Kendine bir mertebe verdiğin için, bu hâl seni önce kavuşmuş olduğun manevi dereceden düşürdü. Bu yüzden de o nûru göremez oldun" buyurdu.
"O, BEYTİN SAHİBİNİ İSTEDİ!"
Vaktiyle bir veli, hac farizasını yerine getirmek için Mekke-i mükerremeye gitmeye niyet etti. Henüz âkıl bâliğ olmayan erkek evlâdı ona; "Babacığım nereye gidiyorsun?" diye sordu. Veli; "Beytullaha gidiyorum" dedi. Çocuk o evi gören, evin sâhibini de görür sanarak, babasına; "Ey Baba! Beni niçin götürmüyorsun?" deyince, babası; "Oğlum sen hacla mükellef değilsin" dedi. Çocuk ağlayıp ısrar edince, veli zât çocuğunu da hacca götürdü. Mikâta vardıklarında, ihrâma girip, telbiyede bulundular. Harem-i şerife girince Beytullah göründü. Çocuk Kâ'be-i şerifi görür görmez; "Allahü ekber" diyerek, orada rûhunu teslim etti. Babası bu duruma hayret edince, Kâ'be-i şeriften şöyle bir nidâ geldi:
"Sen beyti istedin, beyti buldun. Çocuk ise beytin sâhibini istedi. O da Allahü teâlâyı buldu..."