Paşa, Mısır'da makamına oturur oturmaz, tebrikler başlar. Huzura önce vergi tahsildarları girerler. El öper ve yanyana sıralanırlar. Kapıdan çıkacakları vakit, birlikte getirdikleri sandığı bırakırlar. Paşa, onlar kapıdan çıkarken müdâhale eder:- Fazla heyecandan olacak herhâlde, şu sandığı unuttunuz.Kendisine âit olduğunu söylediklerinde, paşa anlar ki, daha ilk gün, bir ayak bastı hediye si getirmişlerdir. Hemen sorar:- Ne var bu sandıkta?- Dörtyüz kese altın Paşa hazretleri.Vâlinin suratı asılır. Devam ederler:- Canımız size kurban Paşam. Bir o kadarını da Sultan hanıma gönderdik.Mesele anlaşılır. Mısır'ın zengin hazinesini toplayanlar, halkı bundan sonra da istedikleri gibi soyacaklardır.Paşa, salonu titreten sesiyle bağırır:- Bre reziller! Bre Allahtan korkmazlar! Bre vicdansızlar! Sizde hiç mi ahlâk kalmadı? Defolun! Hepinizi görevden aldım!Sonra beraberinde getirdiği Divan'dan Hasan Çavuş'u çağırır ve emreder:- Bu altınları hazineye irad kaydedin ve İstanbul'a gönderin! Bu rezilleri de sürün! Bir daha Mısır'da görünmesinler