Karakaş Mehmet Paşa
"Uğrunuza canımız feda!"-Padişahım, uğrunuza canımızı fedadan çekinmeyiz. Eğer gayrette en ufak bir kusurumuz olursa, cezamız verile!.. dedi. Sonra sesini biraz daha yükselterek:
-Yarın düşman ordugahına bir hançer gibi saplanacak, kaleye de bir bayrak gibi çıkacağım!
-Bayrak gibi mi dedin?
-Evet padişahım, bir bayrak gibi, bir sancak gibi!
Sultan Osman ayağa kalktı, belindeki murassa kılıcını çıkardı
-Yaklaş Mehmet, yaklaş kahraman vezirim, diyerek kılıcını onun beline taktı. Mehmet Paşa, sevincinden ağlıyordu...
Ertesi gün büyük bir hücuma başlandı. Karakaş Mehmet Paşa, merkezde ve askerin en önündeydi. Padişahın hediye ettiği kılıcı ileriye doğru savurarak atılıyor, attığı naralar Hotin Kalesi surlarına çarparak yankılanıyordu. Böyle kahraman bir veziri başlarında gören asker de coşmuştu.
Savaş çok kanlı oluyordu. Mehmet Paşa'nın göğsü bağrı açılmış, saldırıyor, vuruyor, vuruyordu...
Tek kurşunla şehid düştü!
Nihayet düşmanın müstahkem mevkiine kadar girmeyi başardı. Hemen kethüdasının elindeki bayrağı kaptı ve hızla kale burçlarından birine dikmeyi başardı. Fakat o kadar ileri mevzilere gitmişti ki, bir anda yanında birkaç kişiden başka kimsenin kalmadığını fark etti. Bu bir avuç kahraman erimeye mahkumdu. Kethüdası;
- Paşa hazretleri, fırsat varken geriye dönelim, dedi. Fakat Mehmet Paşa;
- Hayır, cevabını verdi. Hayır, biz şehid olmadan bu bayrak indirilemez. O bayrak bizim canımızdan ileridir.
Karakaş Mehmet Paşa sözünde durdu. Geri dönmedi, sonuna kadar, her türlü takdirin üstünde bir celadetle dövüştü ve alnına isabet eden bir kurşunla şehid düştü.